Dava dilekçesi ve tensip zaptına ilişkin tebligatın, Tebligat Kanunu mad. 21/2 uyarınca mazbata muhtarlığa teslim edilip gösterilen adresteki bina ya da kapıya yapıştırıldığına dair bir ibare bulunmayıp tebligat usulsüz yapıldığından, ön inceleme duruşması ve tahkikat aşamasına geçilemeyeceği-
Davalı tarafça, davacının da geldiği ön inceleme duruşmasında ilk kez sunulan cevap dilekçesinin deliller bölümünde takip dayanağı faturaların e-mail yoluyla kendilerine gönderildiği savunulup, cevabi ihtarname örneğinin eklendiği anlaşıldığından, mahkemece, davalı tarafça anılan aşamada inkâr kapsamında dayanılan ve bildirilen deliller toplanıp, değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Ecrimisilin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada, taraflar arasında akit bulunmaması nedeniyle istem haksız fiilden doğan tazminat niteliğinde olduğundan, uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zaman aşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren başlatılması gerekeceği-
Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra, süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil de bulunmadığından, davalıya delil göstermesi için süre verilemeyeceği- ("Dava dilekçesindeki talepler arasında müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesi isteminin de bulunduğu, kamu düzenine ilişkin bu talep nedeniyle davalı delillerinin toplanmasına imkân tanınmasının gerektiği", "süresinde davaya cevap vermeyen davalının, diğer tarafın kusurlu olduğuna yönelik bir vakıa ileri süremez ise de, kötüye kullanılmadıkça onun ileri sürdüğü vakıaları çürütmeye yönelik delil bildirebileceği, aksinin kabulünün, cevap süresini kaçırmış veya davaya süresinde cevap vermemiş olan davalıya savunmasını ispat etme hakkını tanımamak olacağı, bunun ise hukuki dinlenilme hakkını ortadan kaldıracağı" ve "uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında belirlendiği için tarafların delillerini göstermeleri gereken (son) tarihin, dava veya cevap dilekçesi değil, hakimin HM. mad. 140/5 uyarınca taraflara vereceği iki haftalık kesin sürenin son günü olduğu" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca kabul edilmediği)-
İncelenen rucüan tazminat davasında kesin yetkinin söz konusu olmadığı ve davalı vekilinin süresinde (cevap dilekçesinde) ve usulüne uygun (yetkili mahkemeyi bildirerek) yetki itirazında bulunmadığı gözetildiğinde mahkemenin yetkili hale geldiğinin dikkate alınmamış olmasının, usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kesin yetki kuralının bulunmadığı davayla ilgili olarak, davalı Kurum vekili süresi geçtikten sonra yetki itirazında bulunduğundan, işin esasına girilmesi gerekirken "yetkisizlik" kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Hukuk Genel Kurulu'nun 2012/10-1153 E. 2013/245 K. sayılı ilamının da aynı yönde olduğu-
Kesin yetkinin olmadığı hallerde yetki itirazının cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiği, bu sürenin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, ancak; hal ve şartlara göre cevap dilekçesinin bu süre zarfında hazırlanmasının çok zor yahut olanaksız olduğu durumlarda, yine bu süre içerisinde mahkemeye başvuran davalıya bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebileceği, eğer mahkemece verilen ek sürenin ne zaman sona ereceği belirtilmemişse bu ek sürenin, yasal cevap süresi olan iki haftalık sürenin sona ermesiyle işlemeye başlayacağı-
Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören HMK. mad.138 hükmünün, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de, davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olmasının gerekli olduğu- Ön incelemenin, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının (HMK. mad.137/1) açıkça öngörülmüş olduğu- Dava dilekçesinin, davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden davanın reddine kararı verilmesinin, hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturacağı- Açıklanan düzenlemeler karşısında, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesinden sonra öninceleme aşamasında, sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, "dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmeden, dosya üzerinden hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
HMK'nun 127.maddesine göre, cevap verme süresi,dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebileceği, ek cevap süresi talebi hakkında verilen kararın taraflara derhâl bildirileceği-
HUMK'a göre cevap müddetinin, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on gün olduğu-