SPK 24/1. maddesi uyarınca bağlı şirketten ayrılma hakkını kullanan ortağın, TTK 202/2. maddesi uyarınca zararının tazmini istemiyle dava açamayacağı- TTK 202/2 uyarınca açılacak olan davanın ancak dava tarihi itibariyle “pay sahibi” olanlar tarafından tarafından açılabileceği, davacının ise pay sahibi olarak bu maddede belirtilen seçimlik haklarından zararının tazmini veya payının gerçek değeri üzerinden satın alınması talebiyle dava açma yolunu seçmediği, SPK mevzuatı gereği ayrılma hakkını kullandığı, bu hakkın ise şarta bağlı olarak (ihtirazi kayıtla) kullanılmasının mümkün olamayacağı-
Ticaret sicil kayıtlarına ve sözleşme suretlerine göre, F. Y.'ın, davacı şirket kurulmadan önce şahıs şirketi olarak davacı şirket ile ticari ilişki içerisinde olduğu, bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, dosyaya bir sureti sunulan 53.141,88 TL bedelli virman fişi incelendiğinde, F. Y.'ın davalı şirkete olan borcunun davacı şirket tarafından kabul edildiği, bu hususun davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile de sabit olduğu, dosyaya celbedilen SGK kayıtlarına göre F. Y.'ın şahıs şirketinde çalışan 3 işçinin, davacı şirketin kurulmasından ve F. Y.'ın bu şirkete ortak olmasından sonra bu şirkette sigortalı olarak çalışmaya başladıkları, diğer yandan aynı kayıtlara ve ticaret sicil kayıtlarına göre, F. Y. şirketi ile davacı şirketin adreslerinin aynı olduğu, davacı şirketin lehdarı olduğu toplam 93.000,00 TL bedelli çeklerin F. Y.'a verilerek F. Y. tarafından cirolandığı ve bedellerinin tahsil ediliği, taraflar arasında yapılan sözleşmelerin imzalanması ve bu kapsamda düzenlenen ödeme protokolünde F. Y.'ın ''Genel Müdür'' sıfatıyla yer aldığı, F. Y. tarafından yürütülen işlemlerin gerek davacı şirket ve gerekse dava dışı kişiler bakımından çekişme (vekaletsiz iş görme vs.) konusu yapıldığına dair dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı, hatta davacı şirket tarafından zımni bir kabulün bulunduğu, bu husular mahkemece gözetilmeden, perdenin aralnamasına yönelik davalı savunmasına değinilmeden, taraflar arasında yapılan mutabakat mektubu değerlendirilmeden, elden ödeme ve şahsi hesaba yapılan ödemelerin hangi ödeme belgeleri esas alınarak belirlendiği anlaşılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
TTK. mad. 202 kapsamında A.Ş. ile dava dışı A.Ş. arasında hakimiyet ilişkinin mevcut olup olmadığı dolayısı ile şirketler topluluğu hükümlerinin uygulama yeri bulunup bulunmadığı tartışılıp değerlendirilmesi ve şirketler topluluğu hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna varılarak verilen bu borç nedeniyle davacıların ortağı olduğu şirketin herhangi bir zarara uğrayıp uğramadığının TTK. mad. 553/1 maddesi gereğince davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluklarının bulunup bulunmadığının değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması-
TTK 202/c, e gereğince, alacaklı davacı da dava dışı şirketinin yöneticileri olan davalıların sorumluluğuna gidebilirse de, bu davaya kıyas yoluyla TTK 553, 555, 557, 560, 561 maddelerinin uygulanacağı- Davacı, davalılardan .. şirketinin kullandığı kredilere dava dışı şirketinin kefaletini almak suretiyle şirketinin zararına sebep olduğunu, borca batık hale getirdiğini iddia etmekteyse de, iddianın ileri sürülüş biçimine göre meydana geldiği iddia olunan zarar dolaylı zarar olduğundan, alacaklının ancak zararın şirkete ödenmesini talep edebileceği- Davacı, bir şirketin diğer şirkete verdiği kefaletler nedeniyle zararının gerçekleştiğini ileri sürmüşse de, bilirkişi raporuna göre bu kefaletler nedeniyle ... şirketi herhangi bir ödeme yapmadığından, şirketin aleyhine kefaleti nedeniyle icra takibi yapılıp yapılmadığı ve özellikle bu takip sonucu iflasına karar verilip verilmediği üzerinde durularak öncelikle şirketin ne surette zarara uğradığının tesbiti gerektiği-
Dosya içerinde bulunan ve SPK raporlarına göre hazırlanan bilirkişi raporunda, davacının hisse sahibi olduğu A.Ş.’nin, davalı hakim ortak A.Ş.’ye örtülü kazanç aktardığı ve bu şekilde şirket hisse değerlerinin azaltılarak yatırımcıların zarara uğratıldığı, yine .... A.Ş.’nin basiretsiz ve kötü yönetildiği için davacının zarara uğradığı tespit edildiğinden, mahkemece, A.Ş.’ler yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcıların aynı kişiler olması ve bu davanın davalıları ile tefrik edilen davanın davalılarının işbirliği içinde hareket ettiği gözetilerek bu davadan tefrik edilen (yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcısı aleyhine açılan) davanın sonucunun beklenmesine karar verilmesi gerektiği-
Hâkim şirketin zaman içerisinde bağlı şirketi özenle yönetmediği ve kâr edemez duruma düşürdüğü ileri sürerek TTK. 202'eye dayalı denkleştirme tazminatı talebi- TTK 202/1- (e) uyarınca, hâkim şirket merkezinin yurtdışında, dava dışı bağlı şirket merkezinin ise İstanbul Kadıköy ilçesinde bulunduğundan davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiş ise de, dosya içerisinde bulunan ticaret sicil kaydına göre bağlı şirketin merkezinin İstanbul Şişli ilçesinde olduğu anlaşılmakla, yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmediği-
11. HD. 10.02.2016 T. E: 551, K: 1281-
  • kayıt gösteriliyor