Avukat stajyerinin, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesinde sayılan daimi çalışan veya müstahdem sıfatını taşımadığı- Gerekçeli kararın "çalışan" sıfatıyla stajyer avukata tebliğinin geçersiz olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı (Teb. K. mad. 32)- HMK mad. 255 uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça, tanıkların gerçeği söylediğinin kabul edileceği; akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunması gerektiği- Evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanındığı-
Alacaklı vekilinin UYAP sistemi üzerinden e-imza yolu ile feragat dilekçesi gönderdiği görülmüş olup, vekilin, o tarihte yurtdışında olduğunu, bu işlemin kendisi tarafından yapılmayıp o tarihte yanında stajyer avukat olarak çalışan tarafından sehven yapılmış olduğunu, özellikle sulh, feragat, kabul gibi işlemler için açık muvafakat arandığından, muvafakat vermediği stajyer avukatın sehven yapmış olduğu feragat işleminin geçerli olduğunun düşünülemeyeceğini savunmuşsa da, takip dosyasına yönelik feragat beyanının, vekilinin şifresi girilmek suretiyle elektronik ortamda yapılan feragat geçerli olup o tarihte yurt dışında olması aksine sonuç doğurmayacağı-
Davalı şirket adına dosyaya sunulan vekaletnamede hükmü temyiz eden avukatın stajyer avukat vasfında olduğu, oysa Avukatlık Kanunu'nun 26/1 maddesi gereğince stajyer avukatların asliye ticaret mahkemelerince verilen hükümleri temyiz edemeyecekleri anlaşıldığı-
Stajyer avukatın verdiği asliye ticaret mahkemesinde verdiği yenileme dilekçesine itibar edilemeyeceği, vekilin sözkonusu dilekçeye ilişkin muvafakatının dosyanın işlemden kaldırılmasından itibaren HUMK'nun 409'uncu maddesindeki 3 aylık yasal süre geçtikten sonra beyan edildiği dikkate alınarak, asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- Karşılıklı birleşen alacak davasında, karşı davacılar tarafından yapılan masraflardan örneğin araba, tava vb. mal varlıklarının karşı davacılar elinde olduğu ve kusur oranları ile bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı yönü de gözetilerek ellerindeki mal bedellerinin talepten mahsup edilip, kalan miktarda harcama bedellerini karşı davacı yanın talep edebileceği dikkate alınarak bu yönden bir rapor alınıp varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Direnme kararının tefhim edildiği celseye katılmayan şikayetçi vekili yerine duruşmada hazır bulunan ve hüküm tefhim edilen stajyer avukatın yukarıda açıklanan hükümlere uygun biçimde, şikayetçi vekili yanında staj yapıp yapmadığı, yapıyorsa şikayetçi vekilinin yazılı oluru ile onun gözetimi ve sorumluluğu altında hareket edip etmediği, duruşmaya girmesi konusunda verilmiş bir yazılı olur bulunup bulunmadığı da araştırılıp değerlendirilerek, buna ilişkin açıklama ve belgeler de eklenerek, temyizin süresinde olduğu düşünülüyorsa doğrudan, aksi halde şikayetçi vekilinin temyiz istemi konusunda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432/4-5 maddelerinin gözetilmesi suretiyle bir karar verilerek, bu kararın temyizi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesinin gerekeceği-
Stajyerler, avukatın yazılı muvafakatı ile ve onun gözetim ve sorumluluğu altında avukatın takip etti dava ve işlerle ilgili işlemleri yapabileceğinden, stajyere yapılan tebligatın, yetki veren avukat adına yapılmış sayılacağı–