Bilirkişinin bir başka dosyada davacı işçi vekili olarak yer almasının , bilirkişinin tarafsızlığı ilkesi ile çelişeceği- Davanın taraflarıyla ilişkisi bulunmayan bir bilirkişi seçilerek rapor alınması gerektiği-
Davacı kooperatifin yargılama sırasında, takip konusu ettiği alacağın aidat, emlak vergisi, tapu masrafları, gecikme zammı gibi kalemler olduğunu açıkladığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, alacağın hangi kalemlerden oluştuğu belirlenmeden, cari hesap esas alınarak borç hesabı yapıldığı anlaşılmakta olup bozma gereğinin yerine getirilmediği-
Hâkim tarafından davacı vekilinin dilekçesinde, savunma sınırlarını aşan cümleler yönelttiği nedeniyle davacı vekili hakkında tutanak tanzim edilerek Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğuna göre, HMK'nın 36. maddesinde hâkimin, davacı asil ile kendisi arasında bulunan bir nedenden dolayı değil, davacı vekilinden kaynaklanan nedenlerden dolayı davadan çekilmek suretiyle kendi kendini reddettiği anlaşıldığına ve ayrıca yargılamanın devamı sırasında davanın taraflarından birisi hakkında mahkeme hakimi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulması veya taraflardan biri tarafından hâkim aleyhine dava açılması, HMK’nın 36/1-d maddesinde belirtilen “davalı olmak” anlamında yorumlanamayacağına göre, hâkimin çekilmesi hakkında merci tarafından verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı- Hakimin içine düştüğü çelişik durumdan kurtarmak için HMK'nın redde ilişkin örnek olarak gösterdiği -husumet- kavramını davacı asil ile hakim arasındaki ihtilafa indirgemeye çalıştığı, vekilin müvekkil nam ve hesabına savunma görevi yaptığını gözden kaçırdığı, hakimin tarafsızlığını yitirdiği" gerekçesi ile mercii hakimini red talebinde bulunulmuşsa da, ileri sürülen sebeplerin HMK’nın 36. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığından talebin reddi gerekeceği-
Hakimin reddi için ileri sürülen hususların HMK'nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden olmadığı; ancak; davacılar vekilinin, müvekkilleri davacıların nam ve hesabına reddi hakim talebinde bulunduğu gözetilmeksizin davacılar vekili aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına-
Ret talebini HMK.'nin 42. maddesi gereğince "merci" tarafından incelenmediği, "reddedilen hâkim" tarafından kurulan ara kararla reddedildiği, ret edilen hâkimin davalı tarafça yapılan ret talebini, HMK.'nin 42. maddesinde belirtilen şekilde reddedip, disiplin para cezasına hükmetme yetkisi bulunmadığı- Reddi hâkim talebi üzerine hükmedilen para cezasının “disiplin para cezası” olduğu kanunda belirtilmesine rağmen mahkemece idari para cezasına hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığı-
Hakimin reddi sebeplerinin HMK’nın 36. maddesinde sayıldığı- Ret talebinin, kötüniyetli yapılması ve esas yönünden kabul edilmemesi halinde, talepte bulunanlar hakkında verilecek para cezasının "disiplin para cezası" olduğu (HMK. mad. 42/4)-
"Keşif sırasında hâkimin bilirkişilerin hesap yaparken yan parsele verilen fiyattan ayrılmamaları gerektiğini, yan parselin davası ile bu davanın açılış tarihlerinde fark olmadığını beyan ederek bilirkişileri etki altına almaya çalıştığı, bilirkişiler üzerinde baskı kurduğu, hâkimin duruşmanın yapıldığı celsede 3 gün sonrasına keşif kararı verdiği" hususlarının hakimin reddi sebebi yapılamayacağı- Müvekkili nam ve hesabına reddi hâkim talebinde bulunan vekil aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Hâkimin reddi için ileri sürülen sebepler işin esası yönünden temyiz sebebi olduğundan reddi hakim talebinin reddi gerektiği-
İcra müdürünün yaptığı yolsuzluk ve usulsüzlüklerin üstünü örttüğü iddiasıyla ve çeşitli diğer sebeplerle hakimden şüphe duyulması halinde işbu sebeplerin işin esası yönünden temyiz sebebi olup, HMK.m.36 anlamında temyiz sebebi olmadığı-
HMK. mad.36'ya göre reddi hâkim yoluna, taraflardan birisinin, veya vekâletnamesinde özel yetkisi var ise onun nam ve hesabına takip yetkisi bulunan yetkili vekili tarafından başvurulabilileceği- Hâkimlerin önlerine gelen uyuşmazlıkları, kanun çerçevesinde çözmek zorunda olduğu, bir olayla ilgili kuracağı hükümle, tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp, hedeflemeye çalışarak, yasalardan aldığı güçle hareket etmesi gerektiği-