TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - IV. Özel durumlar > - 1. Ölüm ve bedensel zarar > Madde 56 - d. Manevi tazminat
İhtiyati haczin "muhafazalı" olmaması nedeniyle, davacının kişilik haklarına saldırıdan söz edilemeyeceği- Takibin yapılmasında kötüniyet ve ağır kusurun bulunmadığından bahisle manevi tazminat isteminin tümden reddinin gerekiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği- Zarar görenin, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahip olduğu- Davalı sigorta şirketine davadan önce ihbarda bulunulduğu anlaşılmakla dosya içerisinde hasar dosyası bulunmadığından temerrüt tarihi tespit edilememiş olup her halükarda mahkemece davalı sigorta şirketi yönünden de kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi yerine sigorta şirketi açısından temerrüt tarihi belirlenerek buna göre faize hükmedilmesi gerektiği-
İcra dosyasında yapılan tebligatın geçersiz kabul edilerek takibin durdurulduğu ve hacizlerin kaldırıldığı- Haksız yere haciz konulup, mallarının muhafaza altına alınması halinde, alacaklının, uğranılan maddi zarar ile bir kimsenin şeref, haysiyet ve kişilik hakkına haksız saldırı teşkil eden eylemleri tazminle yükümlü olacağı-
Tefhim edilen kararda "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte" açıklanmış olmaması dikkate alındığında, temyiz süresinin tefhim tarihinden itibaren başlatılmasının mümkün olmadığı, temyiz süresinin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı- İş kazası nedeniyle davacı işçinin iş göremezlik derecesinin % 10,1 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 40 oranında, davalı işveren şirketin ise % 60 oranında kusurlu olduğu, uyuşmazlıkta, tarafların kusur durumu ve davacının maluliyet oranı, yaşı (23 yaşında genç bir erkek) ayrıca davacının uğradığı zarar ile (göz gibi çok önemli bir duyu organını önemli ölçüde kaybettiği) olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının (10.000 TL) yerinde olduğu- "Talep edilen miktar davacının kusursuz olduğu kabulüne dayanmakta olup davacının kusuru %40 olarak belirlendiğine göre, tam kabule karar verilmesinin talepten fazlasına hükmedilmesi sonucunu doğuracağı" şeklindeki görüşün HGK tarafından benimsenmediği-
İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, kazanın bakım esnasında, asansörün, sigortalının sırtına düşmesinden kaynaklandığı, kusur raporuna göre davalı şirketin %75, sigortalının ise %25 oranında kusurunun bulunduğu, iş kazası sonucu yirmi gün istirahat alan sigortalının %0 oranında maluliyetinin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu raporunda da davacının iş kazası sonucu meydana gelen rahatsızlığın fonksiyonel bozukluk bırakmadan iyileşmiş olduğu, maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı- İş kazasının meydana geldiği tarih ve bu tarihteki paranın alım gücü ile iş göremezlik derecesi dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen 6.000,00 TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Davacının Facebook sayfasına sinkaflı sözler içeren mesajlar gönderildiği, suça konu mesajların gönderildiği bilgisayarların IP numaralarının davalılara ait olduğu, davacının e-posta ve Facebook adreslerine mail ve mesaj atıldığı saatlerde, mailin ve mesajın bırakıldığı mail adresine davalıların internete çıkış yaptıkları IP adresi üzerinden bağlantı yapıldığı, dava konusu mesajların gönderilmesinden hat sahibi de sorumlu olduğundan, uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-