Davacı banka, ancak dava dışı asıl borçlu hakkında yapılan icra takibinin sonuçsuz kalması halinde alınacak aciz vesikasıyla birlikte kefil hakkında icra takibi yapabileceği- Asıl borçlu vefat etmiş olmakla birlikte mirasçılarının yasal sorumluluğu devam edeceği, dosyada veraset ilamı mevcut olmayıp, mahkemece bu yön araştırılarak şayet davalı dışında sağ mirasçıların bulunduğu tespit olunur ise davacı bankanın doğrudan davalıdan kefil sıfatı ile borcun ifasını isteyemeyeceğinin gözetilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davasında, 6502 sayılı TKHK. mad. 22 uyarınca kredi verenin asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemeyeceğinden davacının, davalı kefillerden henüz alacağını talep etme hakkı yasal olarak doğmadığı-
Menfi tespit davasında, 6502 sayılı TKHK. mad. 22 uyarınca adi yada müteselsil kefil ayrımı yapılmaksızın davacının kredi alacağı nedeniyle asıl borçluya yapılan takip semeresiz kalmadıkça alacağı kefilden isteyemeyeceği-
Tüketici Hakem Heyetleri, mahkeme niteliği taşımadığından itirazın iptali davasına bakamayacağı-
Alacak davasında, davacının başlatılan takibe imkanı varken itiraz etmeyip yaklaşık 2,5 yıl ödeme yaptıktan sonra sözleşmenin ve temlik işleminin geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilmeyip icra tehdidi altında ödenen paraların her zaman geri istenebilir olduğu-
Dava konusu dairenin satın alındığı tarih gözetilerek, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bu metoda göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle, satış tarihi itibariyle dairenin ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı rayiç değerinin ayrı ayrı belirlenmesi gerekeceği, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı, tespit edilecek bu oran da taraflar arasında gerçek satış bedeline uygulanarak, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bu şekilde belirlenerek, davacı talebi ile tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı bankanın öncelikle muaccel olan taksitlerin ödenmesi için bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerektiği halde tüm borcu kat etmek suretiyle muacceliyet uyarısında bulunduğu ve kanunun 10. maddesindeki şartın yerine getirilmediğinin açık olduğu, ancak davacı bankanın, davalı borçlunun hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği yada eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer fer'ileriyle birlikte takip yapma hakkına sahip olduğu gözetilmeden davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekeceği-
Davacı bankanın, kredinin kullanımı sırasında yaptığı zorunlu ve belgelendirilmiş masrafları tüketiciden isteyebileceği- Davalı banka tarafından dosyaya ibraz edilen faturadan, davacının konutunun değerinin tespiti için dava dışı gayrimenkul değerleme şirketi tarafından ekspertiz hizmeti verildiği ve dava dışı şirkete ödeme yapıldığından, mahkemece bu miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu olayda tüketici sorunları hakem heyeti kararının davacıya tebliğ edildiği sabit olup, davacının avukatının azledildiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı için tüketici sorunları hakem heyeti kararının da davacı başvuran vekiline tebliği gerektiği, bu itibarla tüketici hakem heyeti kararının davacı asile tebliği geçersiz olup, davacı aleyhine sonuç doğurmayacağı-
İtiraz edilmeyen bir ihtarname ile alacakların 68'deki belge veya ilam niteliği kazandığı, alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne kadar miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, Tüketici Yasa'sı koşullarında yargılama yapılmasını gerektireceği, bu durumda İİK'nun 68/b ve İİK'nun 150/ı. maddesinin tüketici kredilerinde uygulama olanağının olmadığı-