Yönetim kayyımının Türk Medeni Kanunu'nun 477/2. maddesi uyarınca kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla sona ereceği, yasa hükümlerine aykırı olarak sadece ortaklığın giderilmesi davası ile sınırlı olarak kayyım atanmasının doğru olmadığı-
Temsil kayyımlığının kayyımın yapmakla görevlendirildiği işin bitimiyle sona ereceği-
Kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla sona ereceği gözetilmeden, yasa hükümlerine aykırı olarak sadece ortaklığın giderilmesi davası ile sınırlı olmak üzere kayyıma yetki ve izin verilmesinin doğru olmadığı-
Bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamının; bu kimselerin malları üzerinde Hazine'nin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını mahallin en büyük mal memurluğundan araştırıp Hazine'nin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin edeceği-
Türk Medeni Kanununun 477. maddesine dayanan kayyım atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması ile kayyımlığın sona ermesi ve kayyımlık kararının kaldırılması istemine ilişkin olup aynı yasanın 397.maddesi uyarınca kayyımlığın kaldırılması davalarında görevli mahkemenin vesayet makamı olan sulh mahkemesi olduğu -
Kayyımlığın kaldırılmasına ilişkin davada evrak üzerinden karar verilemeyeceği-
Kayyımlık kararının kaldırılmasına ilişkin davada, mahluliyet kararının iptalinin başlı başına davanın reddini gerektirmediği-
Kayyımlığın kaldırılmasına ilişkin davada husumetin kayyıma yöneltilmesi gerektiği-
Kayyımlığın kaldırılmasına ilişkin davada eksik hasım ile evrak üzerinden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kayyımlığın kaldırılmasına ilişkin davada, taşınmazın tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tedavülleri ile celp edilip, davacıların tapu kaydında hisselerinin bulunup bulunmadığı, hisseleri yoksa hissedarlar ile aralarındaki irsi ilişki belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-