Taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı borç yükleyen sözleşme olmasına ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 124 üncü maddesindeki süre verilmesini gerektirmeyen durumlardan hiç birinin bulunmamasına göre davacının davalıya edimini yerine getirmesi için süre vermeden borcun ifasını istemesi mümkün olmayıp davacı tarafından yemin delinin hatırlatılmaması istinaf sebebi de yapılmadığından mahkemece davalıya edimini yerine getirmesi için süre verdiğini ispat edemeyen davacının davasının reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru ise de sözleşmenin geçersizliği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, zira hisse devri söz konusu olan şirketin türü ve mahiyeti belirlenmediğinden, sözleşmede noter tasdikinin bulunmasının geçerlilik şartı olarak kabulünün mümkün bulunmadığı-
Dava, iflas yolu ile takipte davalı tarafından yapılan itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir...
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile tazminat istemine ilişkindir. Akdin ileriye etkili feshedilebilmesi için inşaat seviyesinin %90 ve üzeri orana ulaşmış olması gerekir. Bunun karşıt anlamından çıkan sonuç ise inşaat seviyesinin % 90 ve üzerinde olması halinde geriye etkili fesih mümkün değildir.
Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, birleşen dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili fesih istemine ilişkindir...Asıl davada davalıların yüklenicinin vekili olarak inşaata devam ettikleri, bilirkişi raporunda ileriye etkili feshin koşulu olan inşaatın tamamlanma oranının % 95 oranında olduğunun belirtilmesi ve inşaatta kat mülkiyetinin tesis edilmesi dikkate alındığında, sözleşmenin tasfiyesinin ileriye etkili feshi koşullarına göre gerçekleştirilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak, yapılacak keşif sonucunda ifanın eksiksiz tamamlanıp tamamlanmadığı belirlenip tamamlanmamış ise eksik imalat bedeli hesaplanarak yüklenici veya halefi olan davalıya bu bedelin depo edilmesi imkanı tanınarak uygun sonuç dairesine göre karar verilmesi gerekir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taşınmazda imar uygulaması yapılması karşılığında bir kısım payın hibe edilmesinden sonra, hibe şartının ortadan kalktığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili istemi ilişkin eldeki davada, davacılar açısından bağıştan rücu şartlarının oluşup oluşmadığı-
TBK'nun 125/III. maddesine göre; sözleşmeden dönme halinde tarafların karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacağı ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceği, sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı, davacı iş sahibinin, sözleşme uyarınca üstlendiği edimlerini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğinden sözleşmeden dönmede kusurlu olup, sözleşmenin sona ermesi sebebiyle uğradığı zararının tazminini talep edemezse de; fazla ödemesi varsa sözleşmeden dönmede haksız olsa dahi, fazla ödenen iş bedelinin iadesini yükleniciden isteyebileceği-
İtirazın iptali istemi- 3. kişiye satış talimatının ispatı-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi davası-
Davacının takip talebinde belirtilen miktarında davalıdan bakiye iş bedeli alacağı bulunan davada, davalı iş sahibi davacı yüklenicinin keşide ettiği ihtarnameye rağmen süresi içinde barter çekini davacıya teslim etmeyerek temerrüde düştüğünden, davacının iş bedelinin nakit olarak talep etmekte haklı olduğu-
Usul hukukumuzda dahili dava müessesesi bulunmayıp, HUMK'nun 49-52 nci maddeleri (6100 S.HMK.md.61 vd.) uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği gözetilmeden hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan ve davada taraf sıfatı taşımayan dahili davalı konumundaki şirket hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor