Hacizlerin konulduğu tarihlerde taşınmazlar dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olup, tapuda kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin herhangi bir kayıt ya da şerhin bulunmadığı bir aşamada, arsa sahibinin kefil olduğu dava dışı şirketlerin bankalara olan borçları nedeniyle taşınmazlara hacizler konulduğu-  Tapu sicilinin aleniliği ve tapuya güven ilkesi gereğince, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak haciz koyduran davalı bankalardan bağımsız bölümler üzerinde inceleme yaparak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatın devam ettiğini ve bu taşınmazların yükleniciye ait olduğunu araştırmalarının beklenemeyeceği- Tapudaki kayda güvenerek haciz koyduran davalı bankaların iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilecekleri ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına ilişkin istemin reddi gerektiği- "Davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirerek kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kendisine isabet eden dava konusu bağımsız bölümleri almaya hak kazandığı, dava dışı arsa sahibinin taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmadığı, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapu kaydına şerh olarak konulmamış olmasının hacizlerin kaldırılmasına engel teşkil etmeyeceği ve haciz şerhlerinin kaldırılması gerektiği" (direnme kararının değişik gerekçeyle onanması görüşü) görüşü ile "haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikâyetçinin icra hukuk mahkemesinde haczin kaldırılmasını isteyebileceği, istihkak davası açamayacağı, davalı bankalar tarafından haciz şerhlerinin konulduğu tarihlerde dava konusu bağımsız bölümlerin dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, tapuya güven ilkesi gereğince hacizlerin geçerli olduğu" (genişletilmiş gerekçeli) görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Öncesinde kişi adına kayıtlıyken taşınmazın daha sonra devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlere dönüşmesi halinde, taşınmazda hali hazırda bulunan ipotek ve kamu alacağı şerh lehdarlarının TMK’nın 1023’üncü maddesinden yararlandığının savunulamayacağı, mahkemece, terkin edilen ............ m2’lik kısımla sınırlı olarak ipotek ve şerhlerin terkini gerekeceği-
Şikayete konu menkullerin geminin oluşturulup, işletilmesi, korunması ve gemiden yararlanılabilmesi için bütünleyici parça ve eklenti olarak gemiye bağlanmasının mümkün olup olmadığının tespit edilip, bu tespitler yapılırken aynı gemi ipoteği nedeniyle karara bağlanan dosyalarda rapor veren bilirkişilerden faydalanılıp, olmaması halinde söz konusu raporlarda belirlenen menkullerle aynı menkuller olup olmadığı hususunda görüş sorularak sonuca gidilmesi gerektiği-
Paydaş olarak malik bulunduğu arsa yönünden kat irtifakı kurulması ve cins tashihi isteminde bulunma hakkını haiz davalı arsa sahibinin yerine geçmek suretiyle, davacı yükleniciye yetki verilemeyeceğinden taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, bu konuda açık bir düzenleme olmadığı da gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının, maliki olduğu taşınmaz kaydında yanlış yazılan doğum tarihinin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesi istemi ile dava açtığı, bu nedenle mahkemece tapu kayıt malikinin doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının, miras bırakan dedesinin doğum tarihinin düzeltilmesini talep etme hakkı bulunmadığı, bu nedenle davacının dedesinin tapu kaydındaki yanlış yazılan baba adının düzeltilmesi isteği yönünden olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazların hükmen tesciline ilişkin dava dosyalarının getirtilip inceleneceği, tapu kaydındaki isimle aynı ismi taşıyan ve sağ oldukları anlaşılan kişilerin duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığının kendilerinden sorulacağı, mülkiyet hakkı iddiasında bulunmaları halinde ise dava mülkiyetin aktarımına ilişkin olup artık bu davanın çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde görülemeyeceği, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesinde çekişmeli yargı usulüne göre ayrı bir dava açılması gerekeceği-
Tapu malikleri ile davacının miras bırakanının aynı kişiler olup olmadıkları yönünde zabıta araştırması yaptırılmadığı, nüfus kütüğünde kayıtları bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğünden sorulmadığı, ayrıca kadastro tespit bilirkişilerinin de tanık sıfatıyla dinlenmediği, bu durumda mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın karar vermeye yeterli olmadığı-
Her hangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, bu durumda tapu malikinin kök murislerinin olduğu, davacıların tapu kayıtlarında intikal yaptırabilmeleri için “çoğun içinde az da vardır” kuralı uyarınca dava konusu taşınmazlarda bu yönde tespit kararı verilebileceği-
Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin isteğin, 6100 sayılı HMK.nın 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce Asliye Hukuk Mahkemesine getirilmiş olup Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekeceği, ayrıca görevin dava şartlarından biri olduğu ve dava şartlarının mevcut olup olmadığının ise davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor