Alacağın ödenmesinin tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleştiği ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği bu aşamada anlaşılabildiğinden kayıt kabul davalarında maktu karar ve ilam harcı alınması, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, davalı müflis şirket aleyhine nispi oranda karar ve ilam harcına ve davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İİK'nın 195/1. maddesinin "Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur." hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer'ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiği- İİK'nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerektiği- İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılacağı- İİK'nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bunun ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödeneceği-
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde, yasal bir düzenleme olmamasına karşın Yargıtayca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almış olup, bu indirimin, fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda uygulanacağı- İflasın açılmasıyla, İİK'nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bunun ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödeneceği ve "kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına" karar verilmesi yeterli olacağından iflas tarihinden sonra faiz işletilmesine yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı- İİK'nın 206/4. maddesi uyarınca, dava konusu işçilik alacağının imtiyazlı olarak iflas sıra cetveline kaydedilebilmesi için, iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde doğması gerektiği; davaya konu fazla mesai alacaklarının iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde doğan alacak yönünden birinci sıraya, kalan fazla mesai alacağının ise 4. sıraya yazılacak şekilde tespiti ile buna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının kredi alacağına ipotek verildiği ve taşınmazda bir üst sınır ipoteği kurulmuş olduğu, satış tarihine kadar işleyecek faizin de dikkate alınarak ve iflas tarihinden satış tarihine kadar işleyecek faizin önce ödenip sonrasında iflas tarihine kadar olan faizde ödendikten sonra alacağın aslının mahsup edilmesi, karşılanamayan bir miktar bulunması halinde teminatsız alacak olarak iflas masasına yazdırılması gerektiği, İİK'nın 196 ve 206. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bu anlamın çıkmakta olduğu, faiz alacağının da asıl alacak gibi satış bedelinden rüçhanlı olarak tahsil edilmesi hususunda bir tereddüt bulunmadığı, İİK'nın 196/son maddesinin rehinle temin edilmiş alacakları kapsamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
İtirazın iptali davasının icra takibiyle sıkı sıkıya bağlı olduğu, ilamsız icra takibinde davalı borçluların asıl alacağa yönelik itirazları bulunmadığı halde, asıl alacağa itiraz olduğundan bahisle hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Kural olarak iflas anına kadar doğmuş olan alacakların yine bu tarihe kadar işlemiş faizleri ile birlikte masaya kaydedileceği, iflasın açılmasından sonrada faizin işlemeye devam edeceği ancak tahakkuk edecek faiz ödemelerinin İİK.’nun 195. maddesine göre hesaplanan anaparalar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapabileceği-
Davanın, alacakların, iflas masasına kaydının kabulü istemine ilişkin olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanacağı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı alacağının iflas tarihinde ulaştığı miktarın ayrıca hesaplanmamasının yanlış olduğu, alacak miktarının iflas tarihine göre belirlenmesi için ek bilirkişi raporu alındıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesinin gerekeceği-
Anonim şirket ortağının, ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olamayacağı, çünkü ortakların payları için yapılan ödemelerin ortaklığın sermayesini oluşturduğu, sermaye payının ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından, ortaklığın iflası halinde ortakların kural olarak iflas alacaklısı olamadıkları başka bir anlatımla ortakların ödedikleri sermaye borcunu iflas masasına alacak olarak kaydettiremeyecekleri-
İİK.’nun 195. maddesi gereğince gecikme zammının ancak iflas tarihine kadar istenebileceği-