Davacı-davalı kocanın bir başka kadınla ilişkisinin olduğunun, tanıklarca ifade edildiği, tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini, başka bir deyişle gerçeği söylemediklerini kabule yeterli delil ve olgunun olmadığı, davalı-davacı kadının tanıklarından S.’in beyanının diğer tanıklarca doğrulanmamış olmasının, bu tanığın beyanını çürütmeyeceği, kaldı ki, diğer tanıkların S.’in ifade ettiği olaya değil başka olaya tanıklık ettikleri, S. dışındaki tanıkların beyanlarının görgüye dayanmıyor olmasının da, S.’in ifade ettiği olayın vukuu bulmadığı anlamına gelmeyeceği, davacı-davalı kocanın bir başka kadınla ilişkisinin ispatlandığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davalı-davacının dava açmakta haklı olduğu-

Taraflar arasındaki "boşanma" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen,  yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından kendi davası yönünden  temyiz edilmekle, evrak okunup gere ...