Bir kaydın uygulanabilir olmasının, en az üç sınırın bilinmesi diğer bir anlatımla, sınırlarının geometrik bir şekil oluşturması ve bu sınırların arazide saptanması ile mümkün olacağı, oysa; emlak beyanlarında sınırlar olmadığından taşınmaza uygulama olanağı kuşkulu olup, her zaman başka taşınmazlara uygulama olasılığının mevcut olacağı, bu nedenle, emlak beyanına mülkiyet hakkını sınırlayıcı sonuçlar doğuracak biçimde kesin delil olarak değerlendirmenin olanaklı olmayacağı, 1319 sayılı Yasa; beyanda bulunmayana bir cezai yaptırım öngörmediğinden, kişi beyanda bulunmasa bile, mülk edinme koşullarının varlığını kanıtlaması durumunda her zaman taşınmazın adına kaydedilmesinin olanaklı olacağı, o halde, yasalara saygı duyarak vergi, vergi vermeyi tercih eden kişinin hukuki durumunu, hiç vergi beyanında bulunmayan kişilere göre daha zor duruma getirmenin adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle de bağdaşmayacağı, kaldı ki, emlak beyanlarının mutlak bağlayıcı bir delil kabul edilmesi durumunda, taş

Taraflar arasındaki  “kadastro tesbitine itiraz“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyşehir Kadastro  Mahkemesi’nce  davanın kabulüne dair verilen 03.07.2001 gün ve 2000/45 E- 2001/73 K.sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili taraf ...