Mahkemece, 21.12.2015 tarihli celse tarafların bilirkişi raporuna karşı yazılı beyan dilekçeleri okunduktan ve hazır bulunan davacı ve davalı vekiline söz verildikten sonra tahkikat aşamasının bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama için taraflara süre verilmeden ya da tarafların bu konuda süre istemediklerine ilişkin beyanları tespit edilmeden doğrudan davanın reddine karar verildiğinden, mahkemece HMK'nın 184 ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- İhbar sürelerine uyulmaması halinde, yalnızca taşıyıcı lehine bir karine söz konusu olmayıp, taşıyıcının sorumluluğunun da sona erdiği, ancak, taşıyıcının herhangi bir suretle hasarı öğrenmesi halinde ihbarın süresinde yapılmadığını ileri sürmesi TMK'nın 2. maddesi uyarınca iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu durumda hasar nedeniyle ihbar şartının aranması gerekeceği, dosya içerisinde yer alan ve davalı şirket yetkilisi olduğu iddia edilen kişi ile yapılan mail yazışmalarında, yapılan aktarma sırasında taşınan mallara ilişkin hasar ve zayi olgusunun bilindiği iddia olunduğundan, mahkemece taşıyanın hasarın varlığından haberdar olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/12/2015 tarih ve 2015/14-2015/889 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaş ...