Somut olayda, temlikten kısa bir süre sonra eldeki davanın açıldığı, dava açıldıktan 3 gün sonra dava konusu taşınmazın dahili davalı E.diz'e devredildiği, davacı ipotek yapmak istediği halde iradesi fesada uğratılarak (hileye düşürülerek) işlemin satış şeklinde yaptırıldığı, ikinci el konumundaki E.diz'in tüm bu işlere aracılık eden E. ve E. kardeşlerden E.'ın avukatı olduğu, dahili davalının 11.02.2002 tarihinde taşınmazı edindiği halde taşınmazda oturmayı sürdüren davacıya ne bir ihtarname keşide ettirdiği, ne de taşınmazı tahliye etmesi hususunda bir dava açtığı, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu anlatımlar karşısında dahili davalı E.diz'in durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olup TMK'nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varıldığı-

Dava, hile ve ikrah hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak, mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar  verilmiştir. ...