Marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin davada, davalının Almanya'da mukim dava dışı firmanın ürünlerini Türkiye'de satmak için firma ile distribütörlük sözleşmesi imzaladığı, davalının sözleşme hükmünü yerine getirmediğini ileri süren dava dışı firmanın sözleşmeyi feshettiği, fesih bildiriminden önce davalı hak sahibi yurt dışı firmanın onayı ve iznini almadan dava dışı firmanın markasını kendi adına tescil ettirmek için TPMK'ye başvurduğu ve bültende yayımlandığı- Yurt dışı firmanın davalı ile sözleşmeyi feshettikten sonra ürünlerin Türkiye'de satışı için davacı ile distribütörlük sözleşmesi imzaladığı, sonrasında davalının davacıya gönderdiği ihtarla davacının Türkiyede yaptığı tüm faaliyetlerin 15 gün içinde durdurulmasını, aksi takdirde tüm gümrüklerde ürün giriş ve çıkışlarının ve Türkiyedeki satışlarının durdurması için gerekli işlemlerin yapılacağı, maddi ve manevi tazminat davalarının açılacağını bildirdiği- Zarar gören gerçek ve tüzel kişilerin markanın hükümsüzlüğü davası açabileceği söz konusu olayda davalının davacının faaliyetlerini durdurmasını ihtar etmiş olması nedeniyle davacının davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu- Davalı şirketin dava dışı şirketin markasını hak sahibinin izni ve onayı olmadan kendi adına tescil ettirmesinin hukuka aykırı olup, kötüniyetle tescil edilmesinin hükümsüzlük sebebi olduğu-

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 29/03/2016 gün ve 2014/... - 2016/... sayılı kararı onayan Daire'nin 07/05/2018 gün ve 2016/11553 - 2018/3276 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili ...