Dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerektiği- Somut olayda davaya konu taşınmazın tapu kayıtları incelendiğinde; borçlu şirkete ait taşınmazın, üzerinde bankaya ait 3.000.000,00 TL bedelli ipotek ile birlikte 1.200.000,00 TL bedelle başka şirkete satıldığı anlaşılmakta olup; davalı şirket ise bankadan davalı şirkete ait 1.200.000,00 TL ipotek borcunu ödeyerek satın aldığını belirttiği, bu durumda mahkemece; bankadan taşınmaz üzerine konulan ipoteğin nevi de sorulmak suretiyle taşımazın şirkete satış tarihindeki ipoteğin fekki için gereken bedelin ne kadar olduğu, satışla birlikte ipotek fek edilmiş ise ödenen bedelin miktarı ve kimin tarafından ödendiği saptanarak ve İİK.nın 278. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın üzerinde yapısı başlamış depo inşaatı olduğu, inşaatın %45 oranında bitmiş olduğu, dava tarihi itibariyle arsa değerinin 1.186.999,00 TL, %45 tamamlanmış inşaatın değerinin 292.572,00 TL olduğu belirtilmiş olup, yargılama sırasında davaya konu taşınmaz üzerindeki ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiği, taşınmazın 4. kişi beton şirketine tapuda satış yoluyla devredildiği tespit edilerek davacı alacaklının talebi ile beton şirketinin davaya dahil edildiği, mahkemece; davacı alacaklı ile davalı 3. kişi şirketin ticari defterleri incelenmiş, borçlu yönünden herhangi bir araştırma ve İİK 280. madde kapsamında değerlendirme yapılmadığı- Mahkemece, borçlu şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden şirket sermayesi ve malvarlığı yönünde bir araştırma yapılarak, 4. kişi Beton şirketi ve borçlu şirketin ticari defterleri de incelenmek suretiyle dava konusu taşınmazın satış tarihindeki durumu da dikkate alınarak tüm delillerin değerlendirilmesi ve satışın İİK 280/3-son maddeler gereğince ticari işletme veya ticari işletmenin önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Rayiç bedelli banka ödemesi ile davalı şirketin, satın aldığı taşınmaz üzerine inşaat yapmaya başladığı, dava konusu taşınmazın boş arsa niteliğinde olup ticari işletme veya emtia sayılamayacağı belirgin olduğu, dava konusu taşınmazın ticari işletmenin önemli bir kısmını teşkil ettiği, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinin sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle de davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, ge ...