Dava, taraflar arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca, bağımsız bölümün taahhüt edilen tarihte teslim edilmemesi sebebiyle kararlaştırılan gecikme cezasının tahsili istemine ilişkindir...
Alacaklı banka ile asıl borçlu arasında düzenlenen üst sınır ipoteklerinde ipotek limitinin belirlendiği fakat; temlik sözleşmesi ile alacaklı banka tarafından temlik borçlusu nezdinde doğmuş kredi alacağının temlik alana devir edildiği, temlik alacaklısının ipotek limitini aşmamak koşuluyla temlik aldığı alacak ve ferilerinin tahsilini talep edebileceği-
Senedin, 'lehtar' hanesine 'hamiline' sözcüğünün yazılmak suretiyle düzenlenmiş olması halinde, bu senedin 'kambiyo senedi' niteliğini taşımayacağı ve 'adi senet' sayılan bu senetteki alacağın, senedin cirosu yolu ile değil 'alacağın temliki' yoluyla devredilebileceği-
Alacağın temlik edilmiş olmasının takas mahsup talebine engel olmayacağı, dolayısıyla alacağın temlik edilmiş olması sebebiyle temlik alana karşı takas mahsup talebinde bulunulamayacağı yönündeki mahkeme gerekçesinin isabetsiz olduğu-
Hamile yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra ciro edilmeksizin başkasına elden devrinin olanaksız olduğu, ibrazdan sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için TTK'nun 705. (6102 s. 793) maddesi uyarınca adına alacağın temliki sonucu doğuran bir cironun bulunmasının gerekeceği-
Davacılar arasında elbirliği şeklinde sorumluluk olup aralarında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan mirasçıların murislerinin keşidecisi olduğu bonoya yönelik menfi tespit davasını açmak için hep birlikte hareket etmeleri ya da miras şirketine mümessil tayin ettirilerek dava şartının yerine getirilmesi gerektiği-
Davacının dayandığı sigorta poliçesinin taraflarının davalı A.... Sigorta A.Ş. ve antrepo sahibi Ö.....Zeytincilik ve Gıd. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, poliçe lehtarının davalı Ö...... Zeytincilik ve Gıd. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle sorumluluk sigorta poliçesinin varlığından söz edilemeyeceği, bu poliçeye dayalı olarak davacı tarafından davalı sigorta şirketine yönelik dava açılamayacağı, davacının alacağı temlik aldığına dair belge ibraz edemediği gerekçesiyle aktif husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirketin alacağının doğum tarihinin, davalının alacağının doğum tarihinden önce olduğunun tespit edilmiş olmasına göre, davacının davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunabileceğinin kabulü gerekeceği-
Fon alacağı yönünden geçerli olan zamanaşımı süresi temlik kapsamında olup, dosya alacaklarını temellük eden alacaklı yönünden de uygulanması gerektiği-
Davacı A.Ö.’ nün borçtan şahsen sorumlu olmadığı, ancak banka ile sözleşme yapan asıl borçlu dava dışı şirket lehine ipotek verdiği anlaşılmaktadır. TMK.’ nun 887. maddesi “asıl borçlu ile beraber borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine bildirim yapılmadıkça ipotek borçluları yönünden borcun muaccel duruma gelmeyeceği” öngörülmüştür. Bu durumda davacı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla girişilen icra takibinde çıkarılan ödeme emrinin davacıya karşı geçerli olabilmesi için kendisine icra takibinden önce ödeme emrinin tebliği zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda ipotek borçlusu davacıya muacceliyet ihbarı gönderilmediğinden, aleyhine icra takibine başlanamayacağı gözden kaçırılarak, yazılı gerekçe ile işin esası hakkında karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.