Türk Medeni Kanunu'nun 644/2 ile HUMK.nun 388/ son maddesi gereğince hüküm fıkrasında paydaşların paylarının ayrı ayrı gösterilmesi gerekeceği-
Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davalarında tüm mirasçıların davada taraf olması gerektiği ve mirasçılık belgesindeki paylar gözetilerek her paydaşın payının hüküm fıkrasında ayrı ayrı gösterilmesinin zorunlu olduğu-
Tarafların bildirdikleri veya bildirecekleri deliler toplanarak davalının iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli olduğu saptanır ise davalı bakımından davanın reddedilmesi, aksi halde tüm davalılar bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin yanlış olduğu-
Atanmış mirasçı, murisin mirasçı bırakmadan ölmesi nedeniyle TMK. mad. 501 uyarınca Hazine'nin mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesinin iptalini isteyemeyeceğinden, mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu; ancak daha önce alınan Hazine'nin mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesinin iptali istemi, terekeden hak istenemeyeceğinin tespitini de kapsadığından davacıya atanmış mirasçı olduğuna ilişkin bir belge verilmesi gerektiği-
Verasetin iptali davası herhangi bir zaman aşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmadığından her zaman açılması da mümkün olduğundan, somut olayda asıl olan kamulaştırmasız el koyma bedelinin gerçek hak sahip ya da sahiplerine verilmesi gerekeceği-
HMK. mad. 382/2-c 6. bend uyarınca, sulh hukuk mahkemelerinin sadece veraset belgesinin verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevli olduğu, veraset belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen veraset belgesinin iptali davalarının sulh hukuk mahkemesinde bakılamayacağı ve bu mahkemelerin görevli olamayacağı, kaldı ki, veraset belgesinin iptali davaları hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargı haline geldiği, bu durum karşısında HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan dava dosyası bakımından görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Veraset ilamının iptali ile murisin mirasçılarını gösterir yeni veraset ilamının verilmesine karar verilmişse de, nüfus kayıtlarına göre, murisin eşinin eski eşinden olma çocuklarının bulunduğu anlaşıldığından, bu husus gözardı edilerek, murisin eşine isabet eden payın, altsoyu yerine, kardeşlerine verilmesinin hatalı olduğu-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, yolsuz tescille edinen kişilerden pay satın alan üçüncü kişilerin edinimlerinin iyiniyetle gerçekleşmiş olması halinde T.M.K.'nun 1023. maddesi hükmünce taşınmazdaki haklarının korunacağı- Satış değeri ile gerçek rayiç değer arasında aşırı fark bulunduğu ve davalıların TMK. mad. 3 anlamında özen  borcunu yerine getirmedikleri durumlarda üçüncü kişilerin iyiniyetle hareket ettiklerinin kabul edilemeyeceği-
Mirasçılık belgesi verilmesi ile bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davaları Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8. maddesinde sayılan dava ve işlerden olduğu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarında Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olacağı-
04.10.1926 ile 23.11.1990 tarihleri arasındaki ölümlerde 17.02.1926 günlü yürürlük tarihi 04.10.1926 olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümleri, 23.11.1990 ile 01.01.2002 tarihleri arasındaki ölümlerde 3678 sayılı Kanunla değişikliğe uğramış olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümleri, 01.01.2002 tarihinden sonraki ölümlerde 22.11.2001 günlü yürürlük tarihi 01.01.2002 olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri (495. 496. 497 ve 499 maddeler) uygulanması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.