Davacının murisinin belirtilen isminde bir kardeşinin bulunmadığı, adı geçenin murisin teyzesi olup muristen önce öldüğü ve davalının da murisin teyzesinin oğlu olduğu, TMK. 499/1-3 gereğince davacının, murisin tek mirasçısı olarak kaldığı anlaşıldığından mahkemece, mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açıldığı, sonucunun tarafları açısından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alındığında çekişmeli yargı kapsamında kalan davalardan olduğu, bu nedenle 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarına bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Türk Medeni Kanunu'nun 644/2 ile HUMK.nun 388/ son maddesi gereğince hüküm fıkrasında paydaşların paylarının ayrı ayrı gösterilmesi gerekeceği-
Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davalarında tüm mirasçıların davada taraf olması gerektiği ve mirasçılık belgesindeki paylar gözetilerek her paydaşın payının hüküm fıkrasında ayrı ayrı gösterilmesinin zorunlu olduğu-
Tarafların bildirdikleri veya bildirecekleri deliler toplanarak davalının iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli olduğu saptanır ise davalı bakımından davanın reddedilmesi, aksi halde tüm davalılar bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin yanlış olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.