Davalı taraf ödeme emrine karşı icra müdürlüğüne yaptığı itirazında yetki itirazında da bulunarak, yetkili icra müdürlüğünü de bildirmiş olduğundan, İtirazın iptali davasına bakan mahkemece öncelikli olarak icra takibinin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı konusunda inceleme yapılması, icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunun kabulü halinde ise, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Kefaletin fer'iliği ilkesi ve TTK'nın 7. maddesindeki ticari teselsül karinesi uyarınca genel kredi sözleşmesindeki yetki şartı sözleşmenin müteselsil kefili olan davalıyı da bağlayacağı-
Mahkemece, bonoda avalist konumunda olan borçlunun yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, borçlunun senet keşidecisi şirketin yetkilisi olmadığının kabul edildiği ve buna göre senedin tek borçlusunun borçlu olduğundan bahisle yetki anlaşmasının geçersiz kaldığı gerekçesi ile yetki itirazının kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Hakem kurulunca kamu düzeninden olan taraf sıfatı üzerinde durularak hakem davasında davalı şirketin tüzel kişiliğinin olup olmadığı, davalının sözleşmeyi bu şirketi temsilen imzalayıp imzalamadığının belirlenmeden hakem yargılamasında davalı olan şirketin tüzel kişiliğinin olmadığı kabul edilerek davalı aleyhine hüküm kurulmasının kamu düzenine aykırı olduğu-
İİK'nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca; bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK.6.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde, ancak, TTK'nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenlenme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun düzenlenme yerinde icra takibi yapılabileceği, somut olayda, takibe dayanak bonolarda yazılı ''Zonguldak'' ibaresinin düzenleme(keşide) yeri olarak kabulü gerekip, borçlu aleyhine Zonguldak'ta kambiyo yollu takip yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, yetki itirazının reddi gerekeceği-
İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi halinde İİK 50.maddesi de gözetilerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, zira yetkili icra dairesinde takip yapılmasının itirazın iptali davasının açılabilmesinin koşullarından biri olduğu, dava koşullarının mahkemece davanın her safhasında re’sen gözetilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yargı çevresi içerisindeki icra dairesinde de icra takibi başlatabileceği, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 17 gereğince, takip dayanağı bonolar tacirler arasında düzenlenen bir bono olmaması karşısında, bonolardaki yetki şartı geçerli olmadığı, bonoya dayalı takibin borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde, ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenleme yerinde icra takibi yapılabileceği-
İpoteğin fekkine (kaldırılmasına) yönelik davanın, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin olduğundan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekeceği (kesin yetki kuralı)–
Davacının yargılama sırasında "davanın BK.'nun 18. maddesine (şimdi; TBK. mad. 19) göre incelenip hükme bağlanması" istemiş olmasına rağmen, HUMK. 83 vd. (şimdi; HMK. 176 vd.) göre davasının "ıslah" etmemiş olması halinde, davanın mahkemece İİK. 277. vd. dayalı "tasarrufun iptali davası" olduğu kabul edilerek sonuçlandırılması gerekeceği–
"Yetki sözleşmesi" ile Türk mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olmasının, Türk mahkemelerinin geçici hukuki himaye tedbiri olan "ihtiyati haciz kararı" vermesine engel teşkil etmeyeceği- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zinciren dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenek olduğu– İhtiyati haciz isteminin dayandığı hukuki vakıalardan biri olan ceza mahkemesi tarafından verilen "el koyma kararının" kaldırıldığı, İstanbul Altın Borsasının yazısında, "alıcı üyenin satın aldığı altının parasal karşılığını Borsanın Takasbankasında bulundurmak zorunda olduğu" belirtildiğinden, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin Borsanın Takasbankasındaki hesabını dilediği şekilde kullanmasına engel bir halin bulunmadığı, söz konusu şirketlerin, başka bankalardaki hesapları veya mevcut malvarlığı üzerinde alacaklıların haklarını ihlal edecek şekilde hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı, bu konuda bir iddiaya da yer verilmediği, aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadenin, "alacağın mevcudiyeti" dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.