12. HD. 10.10.2023 T. E: 5419, K: 5820
Vekile verilen vekaletin, şikayetçinin dava tarihinden önce ölmesi halinde geçersiz hale geleceği ve "davanın düşürülmesine" karar verilmesi gerekeceği–
Davalı şirket tarafından imzalanan “Taahhütname” başlıklı belgenin 3. bendindeki hükümde kar mahrumiyetinden söz edilmiş ise de ilgili bent içeriği ve yaptırım itibariyle akaryakıt sözleşmesi ile ilgili olarak yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde öngörülen sözkonusu hükmün TBK 179/2 (BK 158/2) maddesindeki ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, ilgili taahhütnamede “kar mahrumiyeti” denilmiş olmasının bu hükmün cezai şart olduğu hususunu değiştirmeyeceği- Sözleşmenin devamı sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ürün vermeye devam edilmesi halinde önceki yıllara ait cezai şart istenemez ise de, son yıla ilişkin cezai şartın istenebileceği-
Alacaklı vekilince 19/11/2009 tarihli, "borçlunun haciz tutanağında belirttiği ödeme taahhüdünün kabul edildiği ve taahhüt tarihine kadar işleyecek faizden feragat edildiği"ne ilişkin kabulünün, kabul muhtırası şeklinde borçlu sanığa 25/11/2009 tarihinde tebliğ edilmesi karşısında, taahhüdün geçerliliğinde kuşku bulunmadığı-
Borçlunun "borcun bir kısmı" için taahhütte bulunmuş olmasına rağmen alacaklı vekilinin "borcun tamamı" için taahhüdü kabul ettiğini bildirmiş olması halinde icap ve kabulden oluşan ödeme anlaşmasının gerçekleşmiş olmayacağını, sanığın beraatı yerine mahkumiyet kararı verilmesinde isabet bulunmadığı-
12. HD. 05.10.2021 T. E: 6365, K: 8402-
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34/1 ve 230/1-c maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetime olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açık olarak belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği, Anayasa ve 5271 sayılı Kanun'un amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz, denetime imkan vermeyecek şekilde, talep evrakı üzerine el ile yazmak suretiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilemeyeceği- Somut olayda mahkûmiyet hükmünü veren hakimin yargılamanın yenilenmesi talebini değerlendiremeyeceği-
Davacı ile davalı bayi arasında düzenlenen taahhütname başlıklı sözleşme asgari alım taahhüdüne ilişkin olup bu sözleşmelere göre kar mahrumiyeti (cezai şart) istenilebilmesi için taahhüdünün ihlal edildiği dönemden sonra ihtirazi kayıt konulması ve bundan sonra mal verilmeye devam olunması gerektiği- Bayilik sözleşmesini fesheden davacının artık fesihten sonraki dönem için de müspet zarar şeklinde olan kar mahrumiyetini de talep edemeyeceği- Taahhütnamede imzası bulunmayanın bu taahhütname kapsamındaki kar mahrumiyeti sorumluluğundan söz edilemeyeceği- Davalının garantör olarak imzasını taşıyan sözleşmede sorumluluk hükümleri düzenlenmiş ise de, garanti altına alınan borcun miktarı belli olmadığından ve belirsizliğin garantisi olmayacağından bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 19/09/2014 tarihinde alman taahhütnamede toplam faiz olarak 708,05 Türk Lirası belirtilmiş ise de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, bu çerçevede yapılan incelemede; dosya arasında bulunan 25/07/2017 tarihli taahhütnamede borçlu sanığın ödemesi gereken toplam tutarın, 141.370,60 Türk lirası olarak belirtildiği, ödemelerin ise 36 taksitte ve 6 taksit tutarı hariç (16/05/2018, 16/03/2019 ve 16/01/2020 tarihlerinde 10.000,00 Türk lirası, 16/06/2018 tarihinde 40.000,00 Türk lirası, 16/06/2019 tarihinde 4.000,00 Türk lirası, 16/07/2023 tarihinde 26.320,60 Türk lirası) her bir taksit 1.000,00 Türk Lirası olacak şekilde belirlendiği hâlde mezkur taksitler toplandığında, 130.320,60 Türk Lirası ödenmesi gereken miktarın ortaya çıktığı ancak hesaplama tablosunda toplam miktarın 120.000,60 Türk lirası olarak gösterildiği anlaşılmakla toplam borç miktarı ile taksitler toplamı arasında oluşan çelişki nedeniyle taahhütte belirsizlik bulunduğundan geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.