Dava dışı mirasçıların da bulunduğu gözetildiğinde, davacıların "ehliyetsizlik" hukuksal nedeniyle tek başına kendi paylarına hasren dava açamayacağı; Türk Medeni Kanununun 702/4.maddesi hükmünün ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararları karşı koruyucu ve def'etmeye ilişkin bir hüküm olduğu; bu olayda uygulama yerinin olmadığı-
Davacılar tarafından ölüm hukuki sebebine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu halde mahkemece tapu malikinin belli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, ölüm hukuki sebebine dayalı olarak inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. O halde, Mahkemece yapılması gereken ..., dosya ekinde bulunan ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/189 Esas, 2012/379 Karar sayılı dava dosyası da gözetilmek suretiyle iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek TMK’nin 713/2.maddesindeki ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mirasçılardan biri veya bir kısmı tek başına adına tescil isteyemeyeceğine ve tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına ve bir mirasçının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetlik elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre miras bırakının diğer mirasçıları adına da sürdürülmüş sayılacağına göre, mahkemece, davacının annesinin mirasçılık belgesinin veya nüfus kayıt tablosunun temin edilerek, davacı dışında başka mirasçılar varsa TMK.nun 640, 701 ve 702. maddeleri uyarınca davacının tek başına dava açarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini isteyemeyeceği; başka bir anlatımla davacının, davada dava şartı olan aktif taraf sıfatı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu taşınmazlar paylı mülkiyete konu olup borçlunun payı alacaklı tarafından doğrudan haczedilebileceğinden davacı tarafın bu taşınmazlar için ortaklığın giderilmesini talep etmekte hukuki yararının olmadığı- Söz konusu taşınmazlar paylı mülkiyete konu olup borçlu davalının payı alacaklı tarafından doğrudan haczedilebileceğinden davacı tarafın bu taşınmazlar için ortaklığın giderilmesini talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı-
Elbirliği mülkiyetinde mirasçılardan birinin dava açmaya yetkisi olmadığı gibi sonradan diğer ortakların davaya dâhil edilerek davanın sürdürülmesi de olanaklı olmadığından, açılan davanın taraf ehliyeti yoksunluğundan reddi gerekeceği-
Tereke üzerindeki hak sahipliğinin ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olanın ortaklık olduğu ve tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar üzerinde somut ve bağımsız paylarının mevcut olmadığından, davacıların vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak kendi paylarına hasren tek başına tapu iiptali ve tescil davası açamayacakları, mülkiyet çekişmesini içeren mirasçıdana kaçırmaya yönelik davanın pay oranıyla açılarak dinlenilmesine olanak olmadığı- TMK. mad. 702/4. hükmünün ise ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararlara karşı koruyucu ve def’etmeye ilişkin TMK. mad. 683/2'den kaynaklanan bir hüküm olduğu-
Mirasçılar arasında görülen muris muvazaasına dayanan tapu iptali ve tescil davasında; davacılar, tereke adına değil, kendi miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunduklarına ve bu yolla miras hakkı çiğnenen mirasçının kendi payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi imkân dâhilinde bulunduğundan, böyle bir davada miras ortaklığının temsiline lüzum bulunmadığı-
Mirastan doğan iştirak halindeki mülkiyette, ortaklardan birinin ya da bir kaçının kendi adına MK.nun 618. maddesi hükmüne dayanarak üçüncü kişilere karşı açtığı müdahalenin men'i davalarında, davanın yürütülebilmesi için diğer ortakların muvafakatının alınması ya da MK.nun 581. maddesi uyarınca bir mümessil tayin ettirilmesinin gerekeceği-
Dava dilekçesinde davalılar murisleri ve murisin ilk eşinden olma evlatları ... ile ...'in miras taksimi sonucu kendilerine isabet eden taşınmazları adlarına kaydettirdikleri iddia edildiğine göre geçersiz olduğu kabul edilen ............. tarihli miras taksim sözleşmesi gereği muristen, ... ile ... veya mirasçıları adına intikal yada murise ait herhangi bir taşınmazın tescil edilip edilmediği yani davalılar tarafından geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimine dair edimin ifası anlamında bir edinme olup olmadığı konusunda mahkemece herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, iddia edildiği üzere davalılarca geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimi dolayısı ile taşınmaz edinilmiş olmasının tespiti halinde artık sözleşmenin şekil şartına uymadığından geçersiz olduğunu ileri sürmenin hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olacağı ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı düsturuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği, bu durumda, mahkemece, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere, geçerlilik şekil şartına uymadığı için geçersiz kabul edilen ............... tarihli miras taksim sözleşmesi gereği ... ile ... veya mirasçıları adına murise ait herhangi bir taşınmazın intikal veya tespit görüp görmediği hususunda toplanan ve toplanacak deliller kapsamında araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
«Miras ortaklığı temsilcisi»nin «özel kayyım» niteliğinde olduğu, temsilcinin sıfatına karşı yapılan itirazların ya da temsilcinin ileri sürdüğü kaçınma (özür) sebeplerinin vesayet makamı (sulh hukuk mahkemesi) tarafından inceleneceği, burasının itirazı red etmesi halinde, denetim makamına (asliye hukuk mahkemesine) başvurulabileceği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.