Davalı bankadan kullanılan konut kredisi kapsamında tahsil edilen haksız kesintilerin iadesine-
Temlik alan HMK. mad. 125 gereğince alacağı temlik eden davacı yerine geçerek usul yetkilerini kullanmışsa da, maddi hukuk anlamında alacağın varlığını yani geçerli bir temlikle davalıdan isteyebileceği alacağının bulunduğunu ispatlayamamış, buna karşılık davalı iş sahibi, sözleşmede kararlaştırılan "devir yasağı" nedeniyle temlik alacaklısı yeni davacının kendisinden talep edebileceği alacağın bulunmadığını kanıtladığından, mahkemece sözleşmede "temlik yasağı olduğu" gerekçesiyle "davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine" karar verilmesinin isabetli olduğu-
22. HD. 01.10.2018 T. E: 13156, K: 20579-
İlçede ikamet eden davacı yönünden, dava tarihi (14.07. 2014) itibariyle asıl ve birleşen davada, dava edilen miktar yönünden ayrı ayrı olmak üzere uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici hakem heyetine ait olduğunun anlaşıldığı- Her ne kadar, davacı dava açmadan önce ilçe hekem heyetine müracaat etmiş ise de; alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve dava tarihi itibariyle de 6502 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği anlaşıldığından, dava değerinin 6502 sayılı yasanın 68. maddesi gereğince Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunmasını zorunlu kılan miktarda olduğu ve bu miktar için mahkemeye dava açılmasının yasa gereği mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- 
Davacının kullanmış olduğu ticari krediler nedeniyle çeşitli adlar altında yapılan kesintilerin istirdadı talebine-
Aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebin aynı dava dilekçesi ile ileri sürülmesi halinde  davacının taleplerinin tamamının miktarı dikkate alınarak değerlendirilip hakem heyetinin görev sınırını aşması durumunda işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının davalı bankadan değişik tarihlerde kullandığı krediler sebebiyle yapılan haksız kesintilerin istirdadı istemi-
Davacı tarafından kredi borcunun ödenmemesi üzerine, davalı banka tarafından kredi sözleşmesinin verdiği yetkiyle davacının emekli maaşına bloke konulmasının, 5510 s. K. mad. 93 ve İİK. mad. 83 uyarınca mümkün olmadığı- Hacizden önceki bir dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilebileceği hakkında alacaklı ile yapılan anlaşmanın geçerli olmadığı ve davacının maaşı üzerinde haciz bulunmasa da, davalı bankanın maaş hesabı üzerinde bloke uygulamasının haciz sonuçlarını doğuracak nitelikte olduğu-
Emekli maaşından yapılan haksız kesintilerin iadesi istemine ilişkin açılan davada, davalı tarafından bonoya dayalı alacağın takip konusu yapıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine davacının emekli maaşı üzerine haciz konulduğu, emekli maaşından yapılan kesintilere davacının itiraz etmeyerek zımnen rıza gösterdiği, uzunca bir süre geçtikten sonra 18/02/2014 tarihinde İcra Hukuk Mahkemesine şikayette bulunarak emekli maaşına konulan hacze ve kesinti işlemine karşı rıza göstermeme iradesini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Bu hal ve şartlar altında, davacının geçmişe dönük yapılan kesintilerin iadesini istemesi Medeni Kanun'un 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Şu halde, sadece şikayet tarihinden dava tarihine kadar yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesi gerektiği- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.