Derdestliğe ilişkin dava şartı noksanlığı bulunması halinde, HMK. mad. 114/1-ı ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davanın taraflarının, konusunun (talep sonucunun), sebebinin (davanın dayanağını oluşturan vakıaların) aynı olması halinde bir davanın derdest kabul edileceği- İlk davanın, kooperatifin denetim kurulu üyeleri tarafından, önceki yönetim ve denetim kurulu aleyhine açıldığı,ve şahsi sorumluluk sebebiyle kooperatife verilen zararın tazmini istemine yönelik olduğu ve sonra açılan davalıya ödenmiş olan iş avansının istirdadı amacıyla başlatılmış icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın davalısının da anılan davanın dava dilekçesinde davalı olarak yer almadığı anlaşıldığından, yani her iki davanın konusu ve sebebi ve tarafları farklı olduğundan, mahkemenin derdestlik koşullarının oluştuğu yönündeki gerekçesinde isabet bulunmadığı-
Davacının davalı kooperatif üyeliğinin ve ortaklık payının miktarının tespitine ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmamasında; başlatılan icra takibine karşılık itirazın iptali davası açması halinde davacının itirazın iptali davasının reddi halinde kötüniyet tazminatı ve nispi vekalet ücreti ile sorumlu tutulabileceğinden, bunları göze almak istemeyen ve üyeliğinin devam ettiğini düşünen davacının itirazın iptali davası açmaya zorlanamayacağı, işbu dava sonucunda kooperatif üyeliğinin tespitine karar verilmesi halinde, bu karar üzerine davacının davalıdan konut karşılığı tazminat isteyebileceği gibi; işbu davanın reddi halinde, davacı kendisine üyeliği devredene nedensiz zenginleşme iddiasıyla husumet yönelterek ödediği devir bedelinin istirdadını isteyebileceği göz önünde bulundurularak, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerektiği-
Anonim şirket tarafından çıkarılmış bulunan hâmiline yazılı pay senetlerinin, gerçek hak sahiplerinden başkalarına dağıtılması halinde, hak sahiplerinin -bu konuda Ticaret Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından- MK. 981 (ve 990, 991)’e göre dava açabilecekleri-
Hüküm fıkrası alacaklı lehine, belli bir miktarın tahsiline dair eda hükmünü içermeyen ilamın vekalet ücreti ya da yargılama gideri de talep etmediği için, 2577 s. Kanun’un 28/2. maddesinde belirtilen takip öncesi idareye başvuru prosedürü uygulanmadan ilamsız takip yapabileceği, söz konusu fıkrada belirtilen uygulamanın idari yargının sadece edayı içeren ilamlarına ilişkin bir düzenleme olduğu-
Menfi tespit davası-
Davanın konusu, ödenmiş olan çekin bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemi olup, edim konusunun para borcu ve davanın sözleşmeye aykırılığa dayalı menfi tespit ve istirdat davası olduğundan, dava ticari dava olup, davacının arabuluculuk müessesine başvurmasının zorunlu olduğu-
"12 örnek iflâs ödeme emri" üzerine itiraz etmemiş olan borçlunun, iflâs davasının yargılaması sırasında verilen depo emri üzerine, olumsuz tesbit davası açarak, mahkeme veznesine depo ettiği meblağ üzerine ihtiyati tedbir koydurarak alacağın davacıya ödenmesini engelleyemeyeceği- İflâs ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun "menfi tesbit davası" açamayacağı (borcu ödedikten sonra "istirdat davası" açılabileceği)–
İcra takibine konu çekin bedelsiz olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin, menfi tespit davası açıldıktan sonra, taraflar arasında düzenlenen borç ödeme protokolü ile davacı takip konusu borcu taksitler hâlinde ödemeyi kabul etmiş olup, aynı gün icra dairesine başvurarak ve protokolü ibraz ederek protokole göre ilk taksidi ödemiş olduğundan, borç ödeme protokolünün icra baskısı altında düzenlenmiş olduğunun kabulüne olanak bulunmaması nedeniyle söz konusu protokol esas alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşmasından kaynaklanan istirdat istemi-
Önleyici tedbir niteliğinde olan ödeme yasağı kararı, iptal davasının ilk aşamasını teşkil ettiği, ancak iptal davası ve ödemeden men kararı verilmesinin kıymetli evrak niteliğindeki çekler için mümkün olduğu- TTK m. 818/1-s atfı ile TTK m. 757-763 ile 764/1 gereğince ve TTK m. 661 vd. uyarınca; bir çekin iptalini çek üzerindeki hak sahibi lehtar veya senedin devri halinde yetkili hamilinin isteyebileceği- Keşidecisinin çek iptal davası açmaya hakkının olmadığı- Keşideci duruma göre menfi tespit davası veya senedin iadesi (istirdat) davası açabileceği- TTK m. 651/2 uyarınca, davacının imza inkarı ile keşideci sıfatıyla dava açtığı anlaşılmakla; işbu durumun yasaya uygun olmadığı, saptanan hukuksal durum karşısında davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle "sıfat" yokluğundan reddine karar vermek gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.