Boşanma davası sonucunda hükmedilen «yoksullu nafakası» ile «iştirak nafakası»nın, boşanma ilamının eklentisi olduğu, bu nafakaların boşanma ilamının kesinleşmesi ile muaccel olacağı, bu tarihten itibaren icraya konulabileceği ve bu tarihten itibaren faiz istenebileceği–
2. HD. 24.05.2018 T. E: 2016/19022, K: 6673-
Borçlunun ara kararı ile hükmedilen tedbir nafakası tarihinden önce nafaka borcuna mahsuben yaptığı ödemelerin -«ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi» ile ilgili olmaları nedeniyle- ara kararı ile istenen nafaka borcuna mahsup edilemeyecekleri-
Boşanma
Tedbir nafakasının, çocukların velayeti kullanacak eşin yanında kalmaya başladığı tarihten itibaren geçerli olacağı, tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren geçerli olacağına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı (koca) yararına hükmolunan manevi tazminat az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanunu'nun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Davalının askerde olduğu dönemde tedbir nafakası ile sorumlu tutulamayacağı- Boşanmanın fer'i niteliğinde bulunan maddi ve manevi tazminat, boşanma hükmünün kesinleşmesiyle muaccel hale geleceğinden, faize de bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği-
Tedbir nafakasının, çocuğun ergin olduğu tarihe kadar tayin edilebileceği–
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine , malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden alacağı-
Kadının, başka bir kişiyle duygusal ilişki içinde olduğu sabit ise ve erkeğin akrabasının, kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine erkeğin sessiz kaldığı görülüyorsa kadının daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Erkek, her ne kadar akrabasının kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine sessiz kalmış, bu durumda kadını savunmamışsa da kadının başka kimse ile duygusal ilişki içerisinde olmasının erkeğin haklarına saldırı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.