Mahkemece, her ne kadar Dairemizin bozma ilamına uyulmuş ise de; 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirildiği, sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin derdest davalara da uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu Yargıtay kararlarıyla açıklandığı, açıklanan tüm bu nedenlerle mahkemece ıslahla arttırılan talebin de değerlendirilerek, sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceği-
Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ancak Yasa'nın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilmeyeceği, bununla beraber bazı istisnaî hâllerin gerçekleşmesi durumunda, TMK’nın 2 nci maddesi gereğince zorunlu şekil koşuluna uygun şekilde yapılmayan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin de tarafları için bağlayıcı nitelikte olabileceği- Öngörülen bu şekle uymaksızın imzalanan sözleşmelerin sonradan geçerlilik kazanması için ya tapuda pay devrinin yapılmış olması ya da ifanın tamamlanmış olması gerektiği- Şekil bakımından geçersiz olan bir kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılan karşılıklı ve kısmî ifada da tarafların yaptıkları sözleşme ile bağlı olduklarının kabul edilmesi gerektiği- Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan ve davanın dayanağı olan 28.06.2006 tarihli kat karşılığı sözleşme ile satış vaadi sözleşmesinin, taşınmaz satış sözleşmesi ile eser sözleşmesinden oluşan karma bir sözleşme türü olduğu ve tapu devrini içerdiği görülmekle geçerlilik koşuluna uygun olarak resmî biçimde yapılmasının zorunlu olduğu ancak anılan iki ayrı sözleşmenin adi yazılı şekilde düzenlendiği ve emredici kural gereğince resmî şekle uyulmadan yapıldığından geçersiz olduğu anlaşıldığı ve emredici kuralın istisnası olarak edimlerin karşılıklı biçimde tümüyle veya önemli oranda yerine getirildiğinden de söz edilemeyeceği keza davacının geçersiz sözleşmelerde kararlaştırılan herhangi bir edimini yerine getirdiğini ya da bedel ödediğini ispatlayamadığı nazara alındığında sözleşmenin taraflar bakımından bağlayıcı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu-
Eser sözleşmesi uyarınca ayıp nedeniyle iş bedelinin iadesi istemi- Mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğacağı- Mahkemece uyulan bozma ilamına göre; eserin kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı olup olmadığının, varsa ayıbın derecesi ile TBK m.475e göre eser sahibine tanınan haklardan hangisinin kullanılması gerektiğinin, eserin reddi gerektirmeyecek derecede ayıplı olması halinde "çoğun içinde az da vardır" ilkesi gereği bedel indirimi yapılıp yapılmayacağı hususlarının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olduğu- Bilirkişi raporunda, mobilyaların eserin reddini gerektirecek ölçüde ayıplı olmadığı, yüklenicinin camlı dolabın arka panel ve raflarının istenilen şekilde teslimi ve montajı, müdür masasının üst camının teslimi ve masanın istenildiği gibi mobilya kısmının siyah lakeye çevrilmesiyle sorunun çözülebileceği, şayet bunlar olmayacaksa 1.500,00 TL bedel indirimi yapılması gerektiği belirtilmiş olup mahkeme tarafından bilirkişi tespiti doğrultusunda mobilyaların eserin reddini gerektirecek derecede ayıplı olmaması nedeniyle uyulan bozma ilamında da belirtildiği gibi çoğun içinde az da vardır ilkesi uyarınca bilirkişi tarafından tespit edilecek bedel indiriminin tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davanın dayanağı bononun ihdas nedeni malen olup, malın teslim alındığına karine olduğu, taraflar arasında davacıya ait fabrikanın davalı yüklenici şirket tarafından yapımına ilişkin eser sözleşmesi imzalandığı, eser bedelinin davalıya ödenmesi gerekeceği, taraflar arasında düzenlenen 12/02/2010 tarihli "sözleşme eki-1 (Ara Hesaplama)" başlıklı belgede, şirketin alacağının bulunduğu, davacı, mutabakatı imzalayan şirket temsilcisinin temsil yetkisini kötüye kullandığını, böyle bir anlaşma bulunmadığını beyan etmişse de; mutabakatın ve senedin düzenlendiği tarihte şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmakla bedelsizlik iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve hükmün temyiz edildiği; buna istinaden, davanı ilgili dosyalar ile hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan birleştirilmesine karar verildiği, daha sonra birleştirmenin uygun bulmadığından dava tefrik edilerek kaydedildiği, dosyada davaya cevap verilmediği halde cevap verilmiş gibi diğer dosyadaki cevapların değerlendirilip, mahkeme gerekçesinin en baştan yanlış temele oturtulduğu ve bu itibarla, dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe nedeniyle hükmün bozulması gerektiği-
Uyuşmazlık; mahkemece Özel Dairenin birinci bozma kararına uyularak verilen ikinci kararda, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır..
Eser sözleşmesinde yapılan şeydeki kusur sonradan ortaya çıkarsa, iş sahibinin bu ayıba vakıf olur olmaz keyfiyeti, herhangi bir şekle bağlı olmadan telefonla veya karşılıklı sözle bildirmesinin yeterli olduğu, açılacak bu davanın, beş yıllık zamanaşımı hükümlerine tabi olacağı, yüklenici, kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş, bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmişse, açılacak davalarda on yıllık zamanaşımının uygulanacağı-
Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı hususunun onama kararı ile kesinleştiği, dava dilekçesinde zikredilen vakıların görevli mahkeme önünde değiştirilmediği, bu nedenle davanın ikinci kez ıslahına da gerek olmadığı, davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olduğu hususları dikkate alınarak davanın esasının incelenmesi gerekirken, eser sözleşmesi hükümlere göre tahkikat yapılıp sonucuna göre hüküm kurulabilecek herhangi bir talebin bulunmadığı ve davanın ikinci kez ıslahının da mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı kira tazminatının tahsili istemine ilişkindir...
Yat turu sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemi-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.