Taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, 4077 sayılı Yasa uygulanarak Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılıp, davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler birer ön sözleşme olsa da, kendileri de başlı başına karşılıklı edimleri içeren sözleşme özelliği gösterdiklerinden ve asıl sözleşmenin şartlarına bağlı olduklarından, BK. md. 106’da aranan şartlara uyulmadan fesih edilemez ve bir tarafın karşı koyması halinde bu tür ön sözleşmelerin feshi için de mahkeme hükmünün gerekeceği-
Davacı tarafından davalıya havale gönderildiği ve dekontlarda açıklama yer aldığı anlaşıldığından, havale konusu miktar bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispat bulunduğu-
6183 sayılı Kanundan kaynaklanan istihkak davalarında maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Bina yapımının, yerel idarelerden izin alınmasına bağlı olacağı, İmar Kanunu, kamu düzeni ile ilgili olup, emredici hükümler taşıdığından, mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulması gerekeceği, İmar Kanununa aykırı yapılan her türlü inşaatın yıkılması gerekeceğinden, yaratılan değerlerin hukuken korunması söz konusu olamayacağı gibi, yıkılacak yerlerle ilgili olarak iş bedelinin de, yasaya aykırılık devam ettiği sürece talep edilemeyeceği-
Kira tazminatı talepleri, işledikleri ayın sonunda muaccel hale geleceğinden bu tarihten itibaren 5 yıl içinde talep edilmemişlerse zamanaşımına uğradığının kabulü gerektiği- Davalı yüklenici ile davacı arsa sahipleri arasındaki sözleşme her ne kadar adi yazılı sözleşme olup resmi şekil şartına uymasa da, inşaatın geldiği aşama dikkate alındığında artık geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği- Davalı kooperatifin diğer davalı yüklenici ile yaptığı sözleşme uyarınca inşaatın bir kısmını yaptığı ve davacıların da buna rıza gösterdikleri dikkate alındığında, davalı kooperatife husumet yöneltilebileceği, davalı kooperatifin süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu da dikkate alınarak bu davalı hakkında esasa ilişkin bir karar verilmesi gerektiği- Öncelikle yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup, mahallinde keşif yapılarak, inşaatın halihazırdaki durumu, teslim yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, taraflar arasındaki sözleşmeye göre arsa sahiplerine ait olan iki parselde yapılacak konutların 30.08.1991 tarihinde, geri kalan konutların 31.12.1992 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmış olup, bu konutların hangileri olduğu açıkça belirtilmediğinden bu tarihler arasında makul bir orta tarihin teslim tarihi olarak belirlenerek bu tarihten itibaren sözleşmede belirlenen 400,00 TL. maktu kira tazminatının, 04.11.1994 tarihli sözleşmeye göre belirlenen 01.01.1995 tarihine kadar uygulanması, bu tarihten itibaren ise yine sözleşmede belirlenen 800 TL.nin Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca 1 yıl süre ile uygulanması ve sonraki dönem için ise rayiç kira bedeli belirlenmek sureti ile hesap yapılması, davalı kooperatifi de davalı olarak husumet yöneltilebilceği dikkate alındığında 02.02.2010 tarihli teslim tutanağına değer verilmesi gerektiği- Ayrıca arsa sahibi ile davalı yüklenici arasındaki 21.04.1994 tarihli protokol uyarınca arsa sahiplerine 13 adet 70.000 TL. değerinde senet verilmesinin kararlaştırıldığı anlaşıldığından bu senetlerin ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödenmiş olması halinde mahsubu gerekeceği dikkate alınarak hesap yapılması, hükme esas alınan rapordan yapılan mahsupların bu senetlere ilişkin olup olmadığının denetlenmesi gerektiği-
İnşaatın % 65’inin tamamlandığı durumlarda, yüklenici kusurlu olsa bile olayın özelliğinin haklı gösterdiği durumlarda MK.2 uyarınca “sözleşmenin ileriye etkili sonuçlar doğuracak şekilde” feshinin kabulü gerekeceği–
Zamanaşımının alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden “dava edilebilme” niteliğinden yoksun kalınmasını ifade ettiği- Alacağın salt zamanaşımına uğramış olmasının, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli olmadığı, bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'ide bulunması gerektiği- Eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak nitelendirildiği- Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olduğu, bu nedenle taşınmazların harici, başka bir deyişle resmî şekle uyulmaksızın satışının geçersiz olup bu şekilde yapılmayan sözleşmelerin mülkiyetin nakli sonucunu doğurmadığı- Geçersiz sözleşmelerde taraflar sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde verdiklerini iade ile yükümlü iseler de, harici taşınmaz satış sözleşmelerinde satıcının kararlaştırılan şekilde tapuda ferağ vermeye yanaşmayıp ifayı da imkânsız hale sokacak şekilde taşınmazı üçüncü kişiye devretmesi halinde alıcının ferağ ümidinin son bulduğu tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde sözleşme bedelinin iadesini isteyebileceği-
Hükmüne uyulan bozma ilamında davacının dava konusu ettiği payı yönünden davanın HMK 150. maddesi (HUMK 409. maddesi) gereğince işlemden kaldırılmasına ve sonuçta da açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeksizin doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Muhatabın tebliğ belgesindeki imzasını inkâr etmesi hâlinde, bu iddianın doğruluğunun bilirkişiye de başvurularak araştırılması gerektiği- Eser sözleşmesi ile yüklenicinin istenen sonucu (eseri) meydana getirmeyi, iş sahibinin ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlendiği- Yüklenicinin, davalı iş sahibine ait Alışveriş Merkezi'ndeki işlerinin yapımını üstlendiği taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayan uyuşmazlıkta, iş bedelinin saptanması adına mahallinde keşif yapılıp konunun uzmanı teknik bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan rapor alınarak TBK. mad. 481 uyarınca işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre iş bedeli tespit edilmesi gerektiği- Serbest piyasa fiyatları ile hesaplama yapılır iken tespit edilen bedelin içerisinde yüklenici kârı ve KDV'nin dâhil olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.