Fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel ücreti alacaklarına yönelik talepler bakımından, alacak iddiasının tanık anlatımlarına dayanması sebebiyle, kabul ihtimalinde hesaba esas alınan süre ve alacağın miktarı nazara alınarak takdir edilecek uygun oranda indirim yapılması gerekliliği söz konusu olduğundan ve hakimin takdir yetkisine bağlı olarak yapılacak indirim oranı baştan belirli olmadığından, söz konusu alacakların belirsiz olduğu - Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları bakımından ise, davacı, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğundan, dava konusu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alınarak, hukuki yarar yokluğundan anılan alacaklara yönelik taleplerin usulden reddine karar verilmesi gerektiği - davacının ayın iki haftasında fazla çalışma yapmadığı, geri kalan iki haftasında ise haftalık oniki saat fazla çalışma yaptığı esas alınarak hesaplama yapılacağı belirtilmiş olmasına rağmen, hesaplama tablosunda, söz konusu açıklamayla çelişkili olacak şekilde ayın tüm haftaları bakımından fazla çalışma ücretinin hesaplanmış olmasının bozmayı gerektirdiği -
Davalı takip borçlusu şirket tasfiye halinde olduğundan taşınmazı alan davalının bunu bilerek aldığı, İİK 280/3 maddede ki karinenin aksi davalılar tarafından yasada belirtildiği şekilde çürütülemediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
22. HD. 27.03.2019 T. E: 2017/21222, K: 6805-
22. HD. 14.02.2019 T. E: 1144, K: 3461-
Fazla mesai ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, davalı işveren tarafından ibraz edilen ibraname ile, davacının 10.03.2008- 30.06.2009 tarihleri arasında çalışmış olduğu döneme ilişkin olarak dava konusu hafta tatili ve fazla çalışma ücretlerini aldığının belirtildiği ve işverenin diğer bir kısım işçilik alacakları ile birlikte bu alacaklar yönünden ibra edildiği; davacı taraf ibraname alınırken iradesinin fesada uğratıldığını iddia etmediği gibi, ibranamedeki imzaya itiraz da etmediği; ayrıca bu ibranamenin davalı savunması ile çelişmediği; bu itibarla, dosya kapsamındaki ibranamenin geçerli olduğu; mahkemece geçerli olduğu anlaşılan ibraname değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre hafta tatili ve fazla çalışma alacakları konusunda karar verilmesi gerektiği-
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mülga 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 35. maddesinde yer alan zamanında ödenmeyen ücretlerin %1 fazlasıyla ödenmesine ilişkin hüküm uyarınca talep edilen alacak bakımından zaman aşımı süresinin beş yıl mı yoksa on yıl mı olduğu, buradan varılacak sonuca göre 03.04.2014 olan ek dava tarihine göre alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı-
Henüz tanıklar dinlenilmeden ve ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinilmeden mahkemece tarafların tanık dinletme hakkının iki ile sınırlandırılması hukuki dinlenilme hakkının ve bu hakkın alt unsurları olan “iddia ve savunma hakkı” ile “açıklama ve ispat hakkı”nın ihlâli niteliğinde olup, adil yargılanma hakkı ile bağdaşmadığı-
Hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan muarazanın giderilmesi istemi- Davalı işveren aleyhine işçiler tarafından gerek kıdem ve ihbar gerekse de iş kazası nedeniyle tazminat davaları açıldığı sabit olduğuna göre, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının tamamından, iş kazalarından kaynaklanan tazminatlardan da kusuru nispetinde sorumlu olduğu davalar sonucunda teminat miktarından arta kalan kısmın istirdat davası açılarak tahsil edilebileceği gözetilerek muarazanın bu şekilde giderilmesi gerektiği-
Davalı tarafça davacının yıllık izin alacağının tamamının ödendiği anlaşılmakla mahkemece yıllık izin alacağının bir kısmının kabulü yönünde hüküm kurulması, yine yıllık izin alacağı dava açıldıktan sonra davacıya ödendiğinden ödenen miktar yönünden (ödenen miktar talep edilen miktardan fazla olduğundan talep edilen 1.000,00 TL yönünden) karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken bu kısmının da reddi yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğu -
Takibe konu işçi alacağının tahakkuk tarihinin 2015 yılı Ağustos- Ekim ayları olduğu, iflasın ertelenmesi davası devam ederken 19.10.2015 tarihinde tedbir kararı verildiği, ancak alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararında atıf yapılan İİK'nun 179/b maddesi hükmü gereğince tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı, işçi alacaklarının tahsili için icra takibi yapılıp bu takibe devam edileceği, bu takipte satış işlemlerinin de yapılabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.