Tebligat memuru hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, ne kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden ne de maddi olgunun belirlenmesi yönünden bağlayıcı olmadığı- Tebligat görevlisi hakkında verilen cezanın kesinleştiği belirtilerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun tebliğ yapmayan personelin zarara sebebiyet verdiği ve verilen zarardan da P. A.Ş’nin sorumlu olduğunun kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı- Davacının oluşan zararı ile tebligat memurunun eylemi arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, tebliğ memurlarının kasten yahut ihmal suretiyle usulsüz tebliğ işlemi gerçekleştirerek davacının zararına neden olup olmadıklarının hukuk hâkimince değerlendirilmesi gerektiği-
Genel kredi taahhütnamesini “müteselsil kefil” olarak imzalayan davacının, bankaya yapmış olduğu ödeme çerçevesinde borçtan sorumlu olmayacağı, ayrıca dava dışı şirketin çekmiş olduğu diğer krediler sebebiyle müteselsil kefaletinin olmaması sebebiyle, borçlardan sorumlu olamayacağı, davacıya karşı açılan icra takiplerinde bankanın haksız olmasına rağmen, kötü niyetli olmaması sebebiyle %20 tazminata hükmedilemeyeceğine-
Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın varlığından söz edilebileceği, bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemeyeceği, 6100 sayılı HMK'nin 114/h maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak belirlenmiş olup, mahkemece maddi tazminat istemine ilişkin olarak davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Haksız icra takibi nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemi-
Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorunun; dava konusu senet bakımından, davalı alacaklı hakkında sanık sıfatıyla yer aldığı, Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasında resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarında cezalandırılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmakla takibin tedbiren durdurulması şartlarının bulunup bulunmadığı olup, İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığı ancak dava konusu senet alacaklısı hakkında kamu davası açıldığı ve henüz kesinleşmemekle birlikte mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla; HMK'nun 389. ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, HMK'nun 392/1 maddesi uyarınca talep resmi bir belgeye ya da başkaca kesin bir delile dayanıyorsa teminat alınmamasına karar verilebileceği, somut dosyada ihtiyati tedbir talebinin dayanağının ceza mahkemesi kararı olduğu ve bu durum karşısında ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin mümkün olduğu-
Faturasını ödediği borç için haksız olarak icra takibine muhatap olan ancak, gönderilen ödeme emrine itiraz ederek hakkındaki takibi durdurmuş olan borçlu ayrıca “kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu” iddiası ile alacaklı aleyhine tazminat davası açabilir mi?
Davalıların oturduğu apartmanın müteahhidi olarak işin tesliminden sonra çeşitli davalar açılınca davalı ile anlaşmaya varılarak 4.7.2012 tarihli protokolün imzalandığını, protokol gereği olarak edimin teminatı olarak 150.000 euro bedelli bonoyu davalıya verdiğini, davalının ihtara rağmen edimlerini yerine getirmediğini, teminat bonosunu iade etmediğini ve aleyhine haksız icra takibi yaptığını ileri sürerek, takipten dolayı borçlu olmadığının tesbitine ve bononun iptaline-
Davacının davasının davalıya satış yaptığına dair iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle reddedilmiş olup, davacı davasında haksız kabul edilse de kötüniyetle takip yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekirken, mahkemece kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmeden tahsil edilse ve kira sözleşmesi dışında belirlenen miktar üzerinde taraflar arasında zımmi bir anlaşma oluşsa da davalının, davacı tarafında maddi hata sonucu daha düşük hesaplanan kira bedellerine göre düzenlenen faturalar karşılığı ödeme yapmasının, davalıyı sözleşmeye uygun ödemede bulunması yükümlülüğünden kurtarmayacağı-
Davalılar tarafından gerçekleştirilen ve haksız olduğu saptanan icra takibi ile; ileri sürülen ve mahkemece de hüküm altına alınan maddi zarar arasında, uygun nedensellik bağı bulunmadığından, davacının haksız eyleme dayalı maddi tazminat isteminin reddi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.