Davacının davasının davalıya satış yaptığına dair iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle reddedilmiş olup, davacı davasında haksız kabul edilse de kötüniyetle takip yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekirken, mahkemece kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmeden tahsil edilse ve kira sözleşmesi dışında belirlenen miktar üzerinde taraflar arasında zımmi bir anlaşma oluşsa da davalının, davacı tarafında maddi hata sonucu daha düşük hesaplanan kira bedellerine göre düzenlenen faturalar karşılığı ödeme yapmasının, davalıyı sözleşmeye uygun ödemede bulunması yükümlülüğünden kurtarmayacağı-
Davalılar tarafından gerçekleştirilen ve haksız olduğu saptanan icra takibi ile; ileri sürülen ve mahkemece de hüküm altına alınan maddi zarar arasında, uygun nedensellik bağı bulunmadığından, davacının haksız eyleme dayalı maddi tazminat isteminin reddi gerektiği-
22. HD. 26.03.2019 T. E: 2016/9661, K: 6576-
Ceza davasının kesinleşen kararına göre, çekin davacı adına yapılmış cirodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, davalının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bu nedenle müşteki sanık olarak yargılanan davacının yargılama sonucunda hem dolandırıcılık, hem de sahtecilik suçlarından ayrı ayrı beraatine karar verildiği, davalı ile dava dışı takip alacaklısının dolandırıcılık suçundan beraatine, resmi belgede sahtecilik suçundan birlikte suç işleme kararı kapsamında çeki davacı adına imzalayarak bankaya ibraz ettikleri gerekçesiyle mahkumiyetleriyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşıldığından, davalının resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum olması, davacının sahte olarak adına cirolanan çek ile alakalı icra takiplerine maruz kalması, ağır ceza mahkemesinde müşteki sanık olarak yargılanması, yargılama sonucunda beraat etmesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalının sahtecilik eylemi nedeniyle davacının ticari itibarında zedelenme meydana geldiğinin kabulü ile yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Gecikme zammı faiz niteliğinde olup, faize faiz yürütülecek şekilde hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması BK ‘nun 104/son maddesi hükmüne aykırılık oluşturacağı-
Vekil aracılığı ile takip edilen işlerde, geçerli bir vekâletname bulunmasının (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesinin dava şartı olduğu ve yargı mercilerinin davayı taraflar adına takip eden avukatların vekâletnamelerinin ya da yetki belgelerinin varlığını araştırmak durumunda olduğu, Harçlar Yasası’nda yetki belgesi ibrazından harç alınacağına dair bir hüküm getirilmediği gibi vekâletname ve yetki belgesinde vekâlet pulunun mevcudiyetinin dava şartı olduğuna ilişkin de bir hükmün bulunmadığı-
Davalı Kooperatifin 25.6.2000 günlü Genel Kurulunda, şerefiye bedellerinin 2000 yılı Ocak ayından başlayarak 10 eşit taksitte ödenmesi, gecikme halinde aylık %10 oranında gecikme cezası (faiz) alınması kararlaştırılmışsa da, anılan Genel Kurul kararı uyarınca taksitlerin ödenmesinde gecikilmesi halinde, borcun tümü için değil, sadece ödenmesi geciken taksit tutarıyla sınırlı bir faiz uygulanacağı-
Hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem öğretide hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hâkimini bağlayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.