TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranması gerekeceği-
Davacıların kardeşi olan davalının hileli davranışları nedeniyle dava konusu yerlerin temlikinin sağlandığı sonucuna varıldığından ve davacılar, hileyi aynı senenin yaz aylarında öğrendiklerini tanık beyanları ile kanıtladıklarından, bunun aksi davalı tarafça kanıtlanamadığından davanın süresinde açıldığı ve hile olgusunun da ispatlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde davalılar murisleri ve murisin ilk eşinden olma evlatları ... ile ...'in miras taksimi sonucu kendilerine isabet eden taşınmazları adlarına kaydettirdikleri iddia edildiğine göre geçersiz olduğu kabul edilen ............. tarihli miras taksim sözleşmesi gereği muristen, ... ile ... veya mirasçıları adına intikal yada murise ait herhangi bir taşınmazın tescil edilip edilmediği yani davalılar tarafından geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimine dair edimin ifası anlamında bir edinme olup olmadığı konusunda mahkemece herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, iddia edildiği üzere davalılarca geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimi dolayısı ile taşınmaz edinilmiş olmasının tespiti halinde artık sözleşmenin şekil şartına uymadığından geçersiz olduğunu ileri sürmenin hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olacağı ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı düsturuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği, bu durumda, mahkemece, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere, geçerlilik şekil şartına uymadığı için geçersiz kabul edilen ............... tarihli miras taksim sözleşmesi gereği ... ile ... veya mirasçıları adına murise ait herhangi bir taşınmazın intikal veya tespit görüp görmediği hususunda toplanan ve toplanacak deliller kapsamında araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istekleri-
Dava konusu bağımsız bölümleri kullanan davalılara karşı açılan ecrimisil davasında, davacı ve davalı tarafların imzaladıkları 'Sözleşme' başlıklı tutanaktan davaya konu taşınmazın 15/1 numaralı dairesinden elde edilecek gelirin mirasçılar arasında paylaşılacağı kararlaştırılmaktadır; bu sözleşme taraflar arasında taksim sözleşmesi yapıldığını kanıtlar nitelikte olmayıp kira gelirinin mirasçılar arasında paylaşımına ilişkindir; ayrıca, yapıldığı iddia edilen kura çekme işlemi sonucu davacının kendisine düşen daireyi beğenmediği, hiç kullanmadığı, tarafların bu konuda uzlaşamadıkları anlaşıldığından taraflar arasında rızai taksim sözleşmesinin baştan itibaren kurulamadığı-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, bu durumda görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği -
Taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 25.04.1984 tarihiyle dava tarihi olan 30.01.2006 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 12/3.maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğundan davacıların kadastro tespitinden önceki miras taksim sözleşmesine dayanmalarının olanaklı olmadığı, kadastro tespitinin kesinleştiği 25.04.1984 tarihinden sonra ise, taşınmaz tapuya tescil edildiğinden MK.nun 676. maddesine göre paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu-
İmzanın inkar eden davacıya ait olduğunun tespiti halinde miras taksim sözleşmesi geçerli olacağından taksim sözleşmesi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi ve taşınmazların ortaklığının aynen taksim suretiyle giderilmesi mümkün olmadığından satış sureti ile giderilmesine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazların imar ve ihyası 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca emek ve para sarf edilerek tamamlanması, tamamlandığı tarihten itibaren davasız ve aralıksız en az 20 yıl süreyle zilyetlik altında bulunması gerekeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat istekleri-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.