Önalım hakkın varlığının dava tarihine göre belirlenmesi gerektiği, sonrasında hükmün yürürlükten kalkmış olmasının önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil kararı verilmesine engel olmadığı- Önalım hakkına konu edilen taşınmazın satıldığı tarihte, davacının taşınmazda tam malik değil, sadece paydaş olduğu, önalım hakkının, tarım arazisinin davalıya satıldığı tarihte doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiği gözetildiğinde, tam malik olmayan davacının önalım hakkını kullanmasının mümkün olmadığı- Davacının sınırdaş arazinin satışından sonra paydaşı olduğu taşınmazda kalan payı temellük ederek tam malik olmasının satış tarihinde tek başına kullanabileceği bir önalım hakkı bulunmadığından sonucu değiştirmeyeceği- Önalım hakkının doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiği tarihten sonra önalım hakkının edinilmesinden söz edilemeyeceği-
Taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması, oluşmuş ise hangi bölümün hangi paydaşa bırakıldığının belirlenmesi ve bu durumun bilirkişilerce krokilerinde işaretlenmesi ve davacının kullanımına bırakılan bölüme bir el atma var ise ecrimisil hesabı yapılması, eğer fiili kullanım biçiminin oluşmadığı saptanır ise de paylı mülkiyet hükümlerine göre payından az yer kullandığını iddia eden davacının davasının dinlenemeyeceği-
Terekesine temsilci tayin edilmesi talep edilen şahsın terekesi kalmadığından, başka bir anlatımla, davanın konusuz kalması sebebiyle terekeye temsilci atanmasına gerek olmadığı-
Taşınmazın 8-10 yıldır davalıların tasarrufunda bulunduğu, bu süre zarfında davalıların kullanımına karşı çıkılmadığı, ihtar ve uyarıda bulunulmadığı, öyle ise; davalıların kullanımlarının muvafakate dayalı olduğunun, dava açmakla muvafakatin geri alındığının ve kötüniyetli zilyedin ödemekle yükümlü olduğu ecrimisilden sorumlu tutulamayacaklarının kabulü gerekeceği-
Muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin davanın ortaklığın giderilmesine ilişkin dvaa için bekletici mesele yapılması ve satış bedelinin bu davanın sonucuna göre dağıtılması gerekeceği- Taşınmazda müşterek mülkiyet ve elbirliği mülkiyeti söz konusu olduğundan taşınmazın satış bedelinin mirasçılık belgeleri ve tapu kaydındaki paylar oranında taraflara paylaştırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Üzerine haciz konulan ve henüz paylaştırılmamış miras payındaki bir mal satılamaz; ancak, bu malın paraya çevrilebilmesi için, icra tetkik mercii alacaklıya ya da icra memuruna şüyuun giderilmesi davası açılmak üzere yetki verebileceği-
Satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü olacağı-
Elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülürken dayanak mirasçılık belgesi ibraz ettirilerek her paydaşın payının hüküm fıkrasında ayrı ayrı gösterilmesinin zorunlu olduğu-
Paydaşlar arasındaki ecrimisil isteğine ilişkin davada, hükmedilen ecrimisilin taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, yöredeki rayiçe göre belirlenip sonraki dönemler için ecrimisil değeri ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılarak bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi gerektiği-
Muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitinin istenemeyeceği- Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığının kabul edilmesi, muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu dört katlı binanın (muhdesat) üzerinde bulunduğu parsel, tapuda davacı ile davalılar adına paylı mülkiyete tabi olarak kayıtlı bulunmakta olup, 26/48 payın elbirliği ortaklığına tabi olarak kayıtlı olmasının eldeki dava bakımından bir önemi bulunmadığı ve taraflar arasında açılan ve tefriken sulh hukuk mahkemesinde kayıtlı ortaklığın giderilmesi dosyasının halen derdest olduğu, eldeki dosyanın sonucunun beklendiği anlaşıldığına göre davada güncel hukuki yararın bulunduğu- Dava konusu dört katlı binanın murisin davacı tarafından yaptırıldığı, davacının eşinin dava konusu binanın yapımındaki tanıklarca bildirilen maddi katkısının davacının nam ve hesabına bulunduğu anlaşıldığına göre, dava ispatlandığından davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.