Tarafların müştereken malik bulundukları taşınmazda ahşap yığma bina şeklinde yapılan iki bölmeli depoyu diğer hissedarların rızası ile davacının 2005 yılına kadar işyeri olarak kullandığı, yapının 2005 yılından 2010 yılına kadar boş kaldığı, taşınmazın kullanılabilmesi için 2010 yılında diğer maliklerin rızası alınmadan şikâyet edilen hissedarlardan ikisi tarafından çatı sökülmek suretiyle tadilata başlanması ve taşınmaza bitişik hazine arazisine kazıkların çakılması üzerine Kaymakamlık kararı ile müdahele edilen hazineye ait taşınmaza tecavüzünün men'ine, taşınmazda üstün hak iddiasında bulunan tarafların görevli mahkemeye müracaat haklarının olduğuna karar verildiği, davalının idari tahkikat sırasında dava konusu taşınmazda emlak bürosu açmak için tadilata başladığına ilişkin beyanda bulunduğu, izinsiz yapılan tadilat nedeniyle yapı tatil tutanağı düzenlendiği anlaşılmakla, söz konusu kararlar ile tüm dosya kapsamından davalının müşterek mülkiyete konu taşınmazda emlak bürosu açmak için diğer maliklerin rızasını almadan tadilat işlemlerine başladığı ve taşınmazın mevcut çatısını yıktığı, yıkılan çatı nedeniyle davacının babasının payından dolayı miras hissesi oranında zarara uğradığı sabit olduğundan, davacının taşınmaza verilen zararının ve diğer zararlarının kapsamı belirlenerek hüküm altına alınması gerektiği-
E.tmanın önlenmesi ve ecrimisil-
Davada yıkım isteğinin de mevcut olduğu, TMK'nın 684 ve 718. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da maliki olduğu, dava konusu binanın bulunduğu 460 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyete tabi olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.1984 günlü ve 1982/358 Esas, 1984/710 sayılı Kararında açıklandığı üzere elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gerektiği-
Başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM'nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olması gerekeceği-
Paydaşlar arasındaki bu tür davalarda öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılmasının gerekeceği; bu şekilde harici veya fiili bir taksim yoksa uyuşmazlığın TMK'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Ortaklığın giderilmesi isteği-
Paylı mülkiyette geçerli bir kira sözleşmesinin kabul edilebilmesi için kiralayanların taşınmazda pay ve paydaş çoğunluğunun bulunması gerekeceği; ancak, geçersiz olarak kurulan kira ilişkisine, diğer paydaşların açık ya da örtülü muvafakatlarının, sözleşmeyi diğer paydaşlar yönünden de bağlayıcı kılacağı–
Kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemi-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarının, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olduğu- Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçının diğer paydaşlara karşı açacağı, HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer almasının zorunlu olduğu, paydaş olmayan kişiler bu davada yer alamaz, yer aldığı takdirde paydaş haklarındaki davanın reddedilmesi gerektiği-
Muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşfin tek başına yeterli bir delil teşkil etmeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.