Mahkemece yapılan yargılama sonunda “İİK.’nun 50. maddesinin yollamasıyla HMK. ‘nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme olarak davalının ikametgâh mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğundan İzmir icra dairelerinin takipte yetkisiz olduğu” gerekçesiyle “yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Borçlunun, alacaklı tarafından takip konusu borcun aslının ödendiği ancak borcun ferilerinin ödenmesi gerektiği yönündeki talebi karşısında, artık takip dayanağı belgenin İİK.nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerden olup olmamasının bir öneminin olmadığı-
Birden fazla borcu bulunan borçlunun, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkına sahip olduğu- Geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediyenin (ödemenin) muaccel olan borca mahsup edileceği, birden çok borç muaccel ise tediyenin, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edileceği, icra takibi yapılmamış ise tediyenin, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edileceği- Taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunduğu ve borçlunun daha evvel bir kısım ödemeler yaptığı, takibin fatura tutarının bir kısmına dayandırılarak yapıldığı anlaşılmakla, bu tutarın dışındaki alacağın tahsil edildiğinin alacaklının da kabulünde olduğu- "Taraflar arasında bir açık hesap ilişkisi bulunduğu, bu itibarla takip öncesinde yapılan kısmi ödemelerin alacaklı yanca hangi borca mahsup edilmesi istenmişse bu iradeye üstünlük tanınması ve ödemelerin birden çok borcun vadelerine göre sıralanmasının gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemece davacının itirazda bulunduğu 01198, 01377, 01319 ve 00830 kayıt nolu ödemelere ilişkin ilgili bankaya yazı yazılmış ise de, bankaca yazıya açıklayıcı bir cevap verilmediği, mahkemece, söz konusu ödemelerin kim tarafından yapıldığı, dava konusu faturaya ilişkin yapılıp yapılmadığı incelenmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Malın tesliminin ispat külfetinin davacı-satıcıya ait olduğu- Yasal delillerle desteklenmediği sürece defter kayıtları ve fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamadığı- Mahkemece davacının malın teslimine yönelik iddiası yönünden sunulan irsaliyelerde imzası bulunan davalı çalışanlarının imza örnekleri getirtilerek imza incelemesi yaptırıldıktan sonra, imzaların davalı çalışanlarına ait olması halinde bu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği-
Taşıma ücretinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemi-
Davanın, menfi tespit davası olduğu, mahkemece davacının borçlu olmadığı miktar belirlenip bu miktar üzerinden menfi tespit hükmü kurulması gerekirken olumlu tespit kararı şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mal bedeline ilişkin faturalara dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasının niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkin olduğu ve bu durumda, TBK. mad. 89/1 ve HMK. mad. 10 uyarınca, alacaklı davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesi ve mahkemesinin yetkili olduğu- Dava konusu icra takibi ne davacı şirketin muamele merkezinde ne de genel yetki kuralı çerçevesinde davalının ikametgahı olan yerde başlatılmadığından, davalının icra dairesine yönelik yetki itirazı kabul edilerek takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava ve takip konusu alacak faturaya dayalı olup likit (bilinebilir,belirlebilir) olduğundan İİK'nın 67/2 maddesi gereğince davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde bu istemin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda taraflar arasında ki ticari ilişki nedeni ile davacının faturaya dayalı olarak davalı hakkında takibe geçtiğini, davalının ödeme savunmasında bulunduğu ancak defterini ibraz etmediği “davacının ticari ilişki nedeni ile davalıdan alacaklı olduğu” gerekçesi ile “davanın kısmen kabulüne” karar vermesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.