Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun alacağının tahsili istemine ilişkin olup; davacı tarafça dayanılan menfi tespit dosyasında davalı tanığın gölet inşaatında davalı şirketin görevlisi olarak bulunduğu, malzemeyi davalı şirket için temin ettiği, dolayısıyla da davalı şirkete ait malların davacı şirket tarafından getirilip irsaliye ile kendisine teslim edildiği, tanığın da malzemeyi davalı şirket adına teslim aldığını belirtmiş olduğu, taşınan malzemenin davalıya teslim edildiği ve taşıma işinin davalı adına yapıldığı hususlarında güçlü delil oluştuğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kurumca re'sen tahakkuk eden prim borcu bulunmadığının tespiti istemi-
Asıl davada davacı- karşı davada davalı şirketin 08/10/2005 tarihli genel kurulunda alınan sorumlu bulunan yönetim kurulu üyeleri ile denetçiler hakkında hukuk davası açılması ve suç duyurusunda bulunulması için denetim kuruluna yetki verilmesine ve ibra edilmemeye ilişkin 5 numaralı kararın iptali, 2004 yılı faaliyetlerinden dolayı karşı davacılara sorumluluk tevcih edilemeyeceğinin tespiti istemlerine-
Taraflar arasındaki 13 parsele ilişkin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, davalı dışında başka hissedarların bulunmasına rağmen bu kişilerin sözleşmeyi imzalamamış olmaları nedeniyle geçersiz olduğu ve bu nedenle taşınmazdaki dairelerin tapusunu istenmesinin söz konusu olamayacağı- Diğer maliklerin sözleşmeye muvafakat verip vermedikleri ve daha sonra bunlarla sözleşme yapılıp yapılmadığı ve sonuç olarak bu sözleşmenin geçerli hale gelip gelmediği konusunda yeterli araştırma yapılmadığından, belirtilen bu hususlarda yeterli araştırma yapılarak diğer hissedarlarla sözleşme yapılıp yapılmadığı veya muvafakat vermeleri sebebiyle geçerli olduğunun anlaşılması halinde bu kez davacı tarafa inşaatın yasal hale getirilmesi konusunda yeterli süre ve yetki verilerek yasal hale getirilmesi, yasal hale getirilmesi durumunda tarafların talepleri hakkında ayrıca karar verilmesi gerektiği- Davalının, gerek cevap dilekçesi gerekse imzası bulunan ve itiraz etmediği sözleşme uyarınca, dava konusu parselin 1/2 hissesine sahip iken, bunun yarı hissesinin bedelinin davacı tarafından kendisine verildiğini ve bunun davacıya ait olduğunu kabul ettiğine göre, davalının, hali hazırda adına kayıtlı 39/70 hissesinin yarısının ve davalının sözleşmeden sonra sattığı hisseleri de nazara alınarak bu hisselerin de yarısının davacıya ait olduğunun kabulüyle, davacı talepleri hakkında hüküm kurulması gerektiği-
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davası-
Her iki tarafın taciz olduğu ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 20. maddesi (6102 sayılı yeni TTK'nun 18. maddesi) gereğince her tacirin ticari faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etme zorunluluğunu yerine getirmesi gerekeceği, kontrol ve araştırma edimini tam olarak yerine getirmeyen davacının ödemiş olduğu kaporayı geri istemesinin şartname hükümlerine uygun olmayacağı-
Mecurun kullanım amacına uygun olarak tahsis edilmediğinin gerekçesi asıl sözleşmenin feshi nedeni olarak gösterilebileceği, bu sebebe dayalı feshin ancak sözleşme imzalandıktan sonra öne sürülebileceği-
İptal tescil isteği yanında ipoteğin terkini istemiyle açılan davada, taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden ve iptal tescil isteği yönünden harç tamamlanmış ancak ipotek bedeli üzerinden harç tamamlanmadığından davalı şirket lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve harcı tamamlanmayan ipotek bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Tescilli bir tasarımın, hukuken korumadan yararlanabilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerektiği; bunların en başında kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmama halinin geldiği- Davacı işletmesindeki üretim araçlarına el konulması sebebiyle davacının üretim yapmasının davalı tarafından bir hakka dayalı olmaksızın kötüniyetle engellenmiş olduğundan, davacının meydana gelen zararının tazmini yoluna gidilmesi gerekeceği-
Davacının davalı iki A.Ş. ve X hakkında takip konusu bonoya ilişkin olarak müteselsil sorumluluk esasına dayanılarak icra takibi yaptığı - İtiraz ederek aksini ileri sürmeyen bu davalılara yönelik dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı - Davalı Y A.Ş'nin kurulduğu tarihin 03/05/2007 olduğu, takibe konu bononun tanzim tarihinin 15/09/2008 olduğu, davalı Z A.Ş'nin takibe konu senette borçlu sıfatı ile yer almadığı- Basiretli bir tacirin hukuki ilişkiye girdiği borçluları bilmesi ve alacak borç ilişkisine dayanılarak senet tanzim edilirken mevcut olan borçluların tamamının senette borçlu sıfatı ile yer almasını sağlaması gerektiği- Senetin düzenlendiği tarihte hukuken var olan ve buna rağmen senette borçlu gösterilmeyen ve borçlu sıfatı ile senedi imza etmesi temin edilmeyen şirketin "organik bağ" ileri sürülerek icra takibinin sonradan tarafı olmasının ve borç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı -

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.