Bir davanın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerektiği; davaya konu uyuşmazlığın, davalının ortak olup olmadığı noktasında toplandığı; davalının ortak olup olmadığının tespitinin malvarlığı hukukuna ilişkin bir mesele kapsamında görülemeyeceğinden görev hususunun parasal değere göre belirlenmesinin mümkün bulunmadığı; davaya konu uyuşmazlığın çözümünün sulh hukuk mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği -
Müteselsilen borçlulardan birinin borcu yapılandırmış olmasının diğer borçlulara sirayet etmesi- 506 s K. mad. 80/12 hükmünden farklı olarak, 5510 s K. mad. 88/20 uyarınca, tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerinin de prim borçlarından sorumlu tutulduğu- Alacağın, borçlu şirket tarafından ödenmesi oranında davacı borç yükünden kurtulacağından, dava dışı şirketin geçmiş yıllarda tecil ve taksitlendirme başvurularında bulunduğu gözetilerek, geçmiş yıllarda yapılan bu ödemelerin borçtan mahsubunun gerektiği- Dosyaya borcun yeniden yapılandırıldığına ve buna ilişkin ödeme planı yapıldığına ilişkin belgeler sunulduğundan, yapılandırma ile ödeme hususları tespit edilmeden ve dosyadaki eksikler giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayanan nama ifaya izin istemine ilişkin olduğu, BK'nın 97. maddesine göre bir şeyin yapılmasına müteallik borç, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklının masrafı borçluya ait olmak üzere borcun kendisi tarafından ifasına izin verilmesini talep edebileceği, bu maddenin uygulanabilmesi için yüklenicinin sözleşme hükümlerine aykırı olarak borcunu yerine getirmediğinin sübuta ermesi ve bu konuda temerrüde düşürülmesi gerekeceği-
Dernek yönetim kurulu üyeleri arasında temsil ve ilzam yetkisi olanların, derneğin prim borcundan dolayı dernekle birlikte müteselsilen sorumlu olacakları, ancak temsil ve ilzam yetkisi bulunmayan diğer üyelerin icrai yetkilerinin bulunmaması hususunun "haklı neden" oluşturduğu bu nedenle temsil ve ilzam yetkileri bulunmayan dönemde tahakkuk etmiş prim borçlarından dolayı müteselsil sorumluluklarının olmadığının kabulü gerekeceği-
Davacının 10.10.1995 tarihinde borçlanma talep ettiği ancak kurumca bildirilen borçlanma bedelini yatırmadığı ve bedele de itiraz etmediği anlaşıldığından; bildirilen borçlanma bedelini süresinde ödemeyip borcun yükselmesine neden olan davacının bu kez borcun ilk müracaat tarihi olan 10.10.1995 tarihine göre hesaplanmasını istemesinin hatalı olduğu ve davacıya ait kusurlu hareketin kuruma yüklenmesinin isabetsiz olduğu-
Yabancı para alacakları sıra cetveline geçirilirken, iflas tarihindeki döviz satış kurundan Türk Lirasına çevrileceği, iflas idaresinin tek yanlı olarak alacakların hesaplanmasına ilişkin kararının davacıyı bağlamayacağı- Davacının alacağının gerçek sebebe dayanmayan hesap hareketleri ile oluşturulmadığı ve müflis bankanın sigorta prim borçlarından kaynaklandığı anlaşılmış olduğundan, bu borcun gününde doğrudan davacıya ödenmesi ile davacıya verilmek üzere, onun nam ve hesabına mevduat hesabında tutulması arasında fark olmadığı, hükme esas alınan raporda bu tutarın davacının kendi kayıtlarında da görülmediği ve birleşen davada istenen tutarın asıl dava ile istenen tutarın kapsamı içinde kaldığı belirtilmiş, ancak davacı vekili bu konudaki itirazlarını dile getirmiş olduğundan, mahkemece itirazlarının giderilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmalı prim borçlarının ödenip ödenmediği üzerinde durularak bir karar verilmesi gerektiği-
506 s. K. mad. 80/12 uyarınca, sigorta primlerini haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemeyen özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzey yönetici ve yetkililerin Kurum'a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları- 6183 s. K. mad. 58/1 uyarınca, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabileceği- 6183 s. Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacağı- Mahkemece, işverenin sigorta primlerini borcun ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödeyebileceği belirtildiğinden, zamanaşımına ilişkin kanun ve kanunun uygulanması gereken dönem gözönünde bulundurularak, davacıların sorumluluk dönemleri belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi ve davalı Kurum lehine  1136 s. Av. K. mad. 168 gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, borçlu olmadığının tespitine-
Taraflar arasında resmi yazılı şekilde noter huzurunda düzenlenen 06.06.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ek olarak düzenlenen 06.06.2008 tarihli adi yazılı "cezai şarta ilişkin sözleşme"de asıl sözleşmedeki yükümlülüklere ek olarak ifaya ekli cezai şartın kararlaştırıldığı, ek sözleşme kapsamında düzenlenen cezai şartın, tamamlayıcı yan hüküm niteliğinde değil ek yükümlülük niteliğinde olması nedeniyle, şekil şartına uyulmaksızın yapılan adi yazılı ek sözleşmenin geçerli olduğundan bahsedilemeyeceği-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; prim alacakları yönünden zamanaşımı süresi ve başlangıcının primlerin ait oldukları (muaccel oldukları) dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında mı yoksa 5510 sayılı Kanun’un 93/2. maddesi uyarınca mı değerlendirilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.