Davacı-davalı kadının etrafta eşinden sürekli şikayet ettiği tartışma çıkarıp sık sık evi terk ettiği, buna karşılık davalı-davacı kocanın ise eşine şiddet uyguladığı, eşini istemediğini söyleyerek kadının kardeşine "..al git bu salağı" diyerek hakaret edip evden kovduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda kocanın daha ziyade kusurlu olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğunun kabulü gerekeceği- Ziynet istemiyle ilgili nispi peşin harcı tamamlaması için davacı-davalıya süre verildiği (Harçlar Kanunu 30-32)  takdirde bu istemle ilgili delillere göre istem hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Tanıkların taraflardan aktardıkları beyanlar hükme esas alınamayacağı; davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan; davanın reddedilmesi gerektiği- Maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmek için; tazminat yükümlüsünün kusurlu, talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerektiği; kocaya kusur olarak yüklenebilecek bir davranışın varlığının ispatlanamadığından, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Davacı koca hem şiddetli geçimsizlik hem de fiili ayrılık' sebebine dayalı olarak boşanma talep etmiş olsa da; kocanın reddedilen boşanma davasının kesinleşmesinden, iş bu davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede üç yıllık fiili ayrılık süresinin dolmadığı ve reddedilen ilk davadan sonra tarafların yeniden bir araya gelmedikleri, kadına kusur olarak atfedilecek yeni bir olayın varlığı da ispatlanamadığı, her iki sebebe dayalı olarak açılan boşanma taleplerinin koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesinin doğru görülemeyeceği-
Davacı-davalı kadının açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası ile davalı-davacı erkeğin açtığı aynı hukuki nedene dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesi tarafından erkeğin davasının kabulüne, kadının davasının reddine karar verilse de olayların akışı karşısında davacı-davalı kadın dava açmakta haklı olduğu nazara alındığında ve eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadının davasının da kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından usulüne uygun yapılmış bir ıslah işleminin bulunmaması halinde, "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" (TMK. mad. 166/1)sebebine dayalı olarak açılan davada, mahkemece TMK. mad. 166/son uyarınca boşanmaya karar verilemeyeceği-
Davalı-davacı kocanın işlediği hakaret suçundan ceza aldığı ve kesinleştiği, bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu, davacı- davalı kadının dava açmakta haklı olup, kadının boşanma davasının da kabulünün gerektiği-
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığının kuşkusuz olduğu, ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusurun gerçekleşmediği, bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekeceği-
İdrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiği için; ortak çocukların velayeti konusunda mahkemece görüşlerinin alınması, gerektiğinde uzman raporu alınıp diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre velayetler hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı-davacı kocanın da eşine birden fazla sayıda fiziksel şiddet uyguladığı, eşine hakaret ettiği, bağımsız ev temin etmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği; buna karşılık davacı-davalı kadının da eşine ve kayınvalidesine fiziksel şiddet uyguladığı ve eşine hakaret ettiği, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte davalı-davacı kocanın daha ziyade kusurlu olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.