Davacı-davalı kocanın tarafından 29.01.2006 tarihinde eşi davalı-davacı kadına şiddet uyguladığı ve bu eylem nedeniyle ceza aldığı, Asliye Ceza Mahkemesine davalı-davacı kadın tarafından 30.05.2006 tarihinde verilen dilekçede eşiyle barıştığını ve evliliğinin devam ettiğini açıkladığı, bu olaydan sonra evlilik taraflarca devam ettirildiğinden artık bu olayın kocaya kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı-
Davalı kadının hakaretlerine karşılık, eşine şiddet uygulayan, sevmediğini ve boşanmak istediğini söyleyen davacı kocanın daha ağır kusurlu olduğu Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının oluştuğu-
Anne ve babasının etkisi altında kalıp eşine kötü davranan, hakaret ve küfür eden, babasının eşine bıçak çekmesine sessiz kalan, müşterek konutun elektrik ve suyunu kapatıp, davacı eşine eşyalarını topla git diyerek evden kovan davalının (koca) tamamen kusurlu olduğu-
Düğün yapmaktan kaçınan, eşini zorla kaçırmaya çalışan, tehdit ve hakeret eden davacı-davalı kocanın ağır kusuruna karşılık, eşini sevmediğini söyleyen ve ailesi ile birlikte eşine şiddet uygulayan davalı-davacı kadın az da olsa kusurlu olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğunun kabulü gerektiği- 
MK. 166/III'e dayanılarak açılan boşanma davasında, tarafların hazır bulunup anlaştıklarını açıklamamaları, halinde veya hakimin tarafların anlaşmalarını uygun bulmaması halinde, boşanmaya karar veremeyeceği bu durumda tarafların delilleri toplanarak, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği–
Boşanma - Mal Rejiminin Tasfiyesi
“Anlaşmalı boşanma davası”nda, davacının babasından kalan dulluk maaşını alabilmek düşüncesi ile dava açmış olmasının, boşanma kararı verilmesini önlemeyeceği–
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden, boşanma isteğinin reddi gerekeceği- Kadının maddi tazminat isteği olmadığı halde, istek dışına çıkılarak kadın yararına maddi tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Kocanın tam kusurlu olduğu ve eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmakla, kadın yararına manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği-
Eşine hitaben “onu istemediğini” ısınamadığını, ailesinin zoruyla evlendiğini ve boşanmak istediğini söyleyerek kişilik haklarına saldırıda bulunan eşin, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak manevi tazminat ödemekle yükümlü tutulacağı-
Davalı-davacı kadının eşine hakaret ettiği ve eşyaları attığı anlaşıldığı, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği- Bağımsız olarak açılan nafaka davası ile ilgili karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.