Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup, bu itibarla boşanma davasının reddedilmesi gerektiği- Kocanın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda bir kusurunun varlığı kanıtlanamadığından; kadın yararına manevi tazminata hükmolunmasının hatalı olduğu- 
Boşanmaya sebep olan olaylarda, eşlerin kusuru söz konusu ise ''boşanma'' ve ''karşı boşanma'' davalarının her ikisinin de kabul edileceği-
2. HD. 30.06.2020 T. E: 631, K: 3444-
Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın da dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesinin kaçınılmaz olduğu- Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti de tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamayacağı, az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılması gerektiği-
Davalı kocanın; kadının ayrı yaşadıkları sırada hamile kaldığını iddia ederek çocuğun babası olduğundan şüpheye düştüğü, kadını çocuğun kendisinden olmadığını söylemek suretiyle rencide ettiği ve kadını terk ettiği anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğundan davanın kabulü gerektiği-
Evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsıldığının anlaşılması halinde boşanma kararı verilmelidir; yoksa inandırıcı olmayan yetersiz tanık beyanlarına istinat edilerek boşanma kararı verilemeyeceği-
Karşılıklı Boşanma
Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesine dayanan işbu boşanma davasında, bölge adliye mahkemesince verilen karar boşanma yönünden kesinleşmediği gibi boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan tazminatlar, yoksulluk nafakası ve velâyet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesinin bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkün olduğu, bu nedenle davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre eldeki boşanma davası ile kadın tarafından açılmış olan davanın birleştirilerek davaların esası hakkında hüküm kurulması gerektiği-
2004de  kesinleşen yabancı mahkeme kararı ile boşanmalarına karar verilmesine rağmen birlikte yaşamaya devam edip çocuk sahibi olan taraflardan kadının 2017 yılında Türkiye'de boşanma davası açması üzerine, erkek eşin 2018'de  "yabancı mahkemece verilen boşanma kararının Türk Mahkemelerince tanınması ve tenfizine ilişkin" karşı dava açması dürüst davranma kuralına aykırı mıdır? Yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararlarının tanıması ve tenfizi için belirlenmiş bir zamanaşımı süresinin bulunmadığı- Tanıma ve tenfiz davasına konu boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilâmının yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade ettiği- Yabancı mahkeme kararının verildiği ülkede boşanmış sayılan eşin, Türkiye'de bu kararın tanınmasını istemesinde hukuki yararı bulunduğu- Yabancı mahkemece verilmiş ve kesinleşmiş boşanma kararı karşısında, sadece bu kararın Türk mahkemelerince tanınmadığı ve eşlerin birlikte yaşamaya devam ederek çocuk sahibi oldukları gerekçe gösterilmek suretiyle; uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken yazılı hukuk kuralları bir yana bırakılarak, ancak zorunlu hâllerde düzeltici ve tamamlayıcı bir biçimde uygulanması gereken dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.