Kocanın eşine manevi anlamda bağımsız konut temin etmediği, eşini ailesi ile birlikte yaşamaya zorladığı, eşine çocuğu elinden alıp baba evine göndereceğini söylediği, aralarında çıkan tartışma sonucu eşini eve almak istemediği, davalı-karşı davacı kadının ailesini arayarak kızlarını almalarını istediği, kadının ise hastalığı nedeni ile tedavi için hastaneye yatmayı kabul etmediği, tedaviden kaçındığı, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kocanın ağır, kadının az kusurlu olduğu ve kocanın davası bakımından TMK.’nun 166/2 koşullarının oluştuğu-
Uyuşmazlık; dosya kapsamı ve toplanan delillere göre davalı kadın eşin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ilişkin davacı iddiasının ispat edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre tarafların boşanmalarına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Davalının herhangi bir kusurlu davranışı sonucu oluşmayan göz hastalığının boşanma nedeni olarak kabul edilemeyeceği–
Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan ve kişilik hakları saldırıya kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği(TMK.174/1)- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK.174/2) -
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığı, TMK. 166/3 gereğince boşanmalarına karar verilse de davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK. 166/1-2) olarak görülmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasında mahkemece, davalı kadının eylemlerinin hastalıktan kaynaklanan iradi olmayan eylemler olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmişse de, adli tıp raporundan davalı-davacı kadının fiil ehliyetini etkileyecek herhangi bir akıl hastalığı olmadığı, vesayet altına alınmasına gerek olmadığından, davacı-karşı davalı erkeğin evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasında kusur değerlendirmesi yapılarak bir karar verilmesi gerektiği-
Kadının gerçekte hamile olmadığı halde, hamile olduğunu söyleyerek eşine yalan söylediği, bu şekilde güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, kocanın da eşine bağımsız konut temin etmediği, annesinin müdahalelerine sessiz kaldığı anlaşıldığından kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Eşlerden birinin diğerinin aşağılamasının ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik sayılacağı ve boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına göre davacı kadın eş yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175 inci maddesinde yer alan yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, burada varılacak sonuca göre davacı kadın eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden, boşanma isteğinin reddi gerekeceği- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK. mad. 174/2)-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.