20. HD. 12.12.2019 T. E: 2017/5471, K: 7450-
Sözleşmede kararlaştırılan tarihte davalının (500.000 USD olarak kararlaştırılan) avukatlık ücretini ödeme borcu muaccel hâle geldiğinden, sözleşmeye uygun şekilde ücret ödemesinin yapılmaması nedeniyle avukatın istifa etmesinin haklı bir istifa olduğu- Davalı, davacı avukatın takip ettiği dava konusu iş kendisi lehine sonuçlandıktan ve vekâlet ücreti borcu çekişme konusu olduktan sonra "avukatın söz konusu yargılama işini gereği gibi ifa etmediği savunmasında" bulunmuşsa da, bu gerekçeye dayanarak bir azil iradesi ortaya koymamış olduğu- Vekâlet sözleşmesi davacı avukatın istifasıyla sona ermiş olup davacı avukatın menfaat çatışması olan kişinin avukatlığını üstlenerek güven sarstığı ve bu nedenle de ücrete hak kazanamayacağı belirtilmişse de, istifadan sonraki dönemde tezahür eden hususların muaccel olmuş dava konusu alacağa tesir etmeyeceği- Aynı davada karşı tarafın vekilliğinin üstlenildiği dosya yönünden davacının vekâlet ücretine hak kazanıp kazanılmadığı hususunun eldeki davanın konusu olmadığı- "Sözleşmede açıkça bir ödeme tarihi kararlaştırılmış olsa da, avukatın vekâlet ücreti alacağının doğması için takip edilen işin kesinleşmesi gerektiğinin göz ardı edilemeyeceği, davacının henüz kadastro mahkemesi kararı kesinleşmeden, o davaya konu taşınmazlarla ilgili olarak hak iddia eden üçüncü bir kişiden vekâletname alarak taraflar arasındaki güven ilişkisini sarstığı gibi müvekkilinin kadastro mahkemesinde elde ettiği kazanımlarını ortadan kaldırma ihtimali bulunan bir yargılamayı karşı taraf lehine yürütme işini üstlenerek çatışan menfaatleri temsil yasağını ihlâl ettiği, bu nedenlerle istifasının haklı olduğundan bahsedilemeyeceği, haksız istifa anında ücret iddiasına konu iş henüz kesinleşmemiş olduğundan avukatın herhangi bir ücret talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere vasinin dava açması için vesayet makamının izni gereklinin olduğu (TMK. mad. 462/8)-
Tapu Sicil memurlarının sicilin hatalı tutulmasından sorumlu bulunacakları ilkesi yanında, sicilde yapılması gereken işlemi yapmamaları suretiyle ortaya çıkan olumsuz eylemlerin de aynı kapsamda düşünülmesi gerekeceği-
Davalının dayandığı tapu kaydı 20.7.1971 tarihinde ifrazen oluşturulmuş olup, ifraz tarihinden tesbit tarihine kadar yirmi yıl geçmediğinden miktar fazlası yönünden davalı yararına zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiğinden de söz edilemeyeceği-
Kadastro mahkemelerinde vekalet ücretinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/3.maddesine göre hesaplanacağı ve burada avukatlık asgari ücret tarifesine atfın sadece üst sınır açısından yapıldığı, hakimin davanın önemini, vekilin sarfettiği emeği, tarafların davada iyiniyetle hareket edip etmediğini, hak ve eşitlik kurallarını gözönünde tutarak vekalet ücretini maktuen taktir ve tayin edeceği, hakimin taktir hakkını kısıtlayacak bir alt sınır bulunmadığı-
Kadastro tespitine itiraza-
Gün olarak tayin edilen sürelerin hesabında tefhim ve tebliğ edildiği günün hesaba katılmayacağı (HMK. mad. 92) hükmü gereğince, 19.12.2012 tarihinde ilana çıkarılan kadastro sonuçlarının yasal askı süresinin 18.01.2013 tarihinde sona ereceği ve bu gün açılan davanın ilan süresi içinde açılan bir dava olduğu-
Hatalı yapılan kadastro tespiti ile oluşan tapu kaydının daha sonra mahkeme kararıyla iptal edilmesi halinde, tapu malikinin bu nedenle doğan zararından TMK. mad. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğu ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durumun kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK. mad. 1007 uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.