Mirasın hükmen reddi (TMK. mad. 605/2) istemine ilişkin davada, "davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığını araştırılarak" davanın kabulüne karar verildiği göz önünde bulundurularak, yargılama gideri ve harçtan "davalının" değil, "davacının" sorumlu tutulması gerektiği-
Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçıların onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu oldukları-  Murisin alacaklılarının korunması belirtilen koşulların gerçekleşmesine bağlı olduğu, bunun için miras açılmış olmalı, ödemeden aciz bir muris bulunmalı, miras da süresinde reddedilmeli ayrıca reddeden mirasçıya kazandırma yapılmış olmalı, mirasın da kayıtsız şartsız reddi kararının iptali davalarında davalı tüm mirasçılara husumet yöneltilmesi gerektiği-  Bu konuda açılacak davanın herhangi bir süreye tabi olmadığı- Murisin ödemeden aczi açıkça belli olabileceği gibi resmen tespit edilmiş de olabileceği, borcun murise ait olması gerektiği-
Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılacağı, mirasın reddedilmiş sayılması için mahkemenin, miras bırakanın ölümü tarihi itibarıyla borç miktarı ile mirasın açıldığı tarih itibarıyla malvarlığı değerlerini ve davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışının bulunup bulunmadığını sorgulaması gerektiği-
HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin davalarda davanın değeri ne olursa olsun asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu-
Yüklenici tarafından yapılan inşaatın ruhsatına, eki projelere tümüyle aykırı olduğu ve kamu düzeni ile ilgili bulunan imar mevzuatına aykırı bulunduğu saptanmış yapılan bilirkişi incelemesi ile de yapının herhangi bir şekilde yasal hale getirilme imkanının bulunmadığı belirlenmiş olduğundan sözleşmenin feshedildiği bu durumda arsa sahibinin müspet zarar niteliğinde bulunan gecikme tazminatı ile ifaya ekli cezai şartı isteyebilmesinin mümkün olmadığı-
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline alacağın varlığına ve/veya miktarına yönelik itiraza ilişkin bir davanın kabulü halinde, sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın dava masrafları da dahil olmak üzere davacıya, alacağı nispetinde tahsisine, varsa kalan paranın ise davalıya ödenmesine hükmedilmesinin, sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesinin gerekeceği-
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılmasının gerektiği, icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğunun kabul edileceği, aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekeceği-
Mirasçının terekeden aldığı (sahiplendiği) malın kıymetinin az olmasının, mirasçının mirası red hakkını yitirmesinde önem taşımayacağı-
Türk Medeni Kanununun 590. maddesinde yer alan bir aylık sürenin, hak düşürücü süre olmayıp düzenleyici nitelikte olduğu- Terekenin korunmasına ilişkin önlemler, hukuki niteliği bakımından mirasın kazanılması yahut mirasçılık sıfatı bakımından maddi bir etkiye sahip olmadığından bu süre aşılsa bile paylaşmaya kadar her zaman istenebileceği- Davacının talebinin, Türk Medeni Kanununun 589. maddesi gereğince terekenin tedbir mahiyetindeki tespiti istemi olduğu- Açıklanan ve tüm dosya kapsamıyla saptanan bu durum karşısında mahkemece Türk Medeni Kanununun 589. maddesi çerçevesinde gerekli önlemlerin alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, bu sebeple kararın bozulması gerektiği-
Muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itiraz istemine ilişkin davada, Davalı savunmasında, "bedeli paylaşıma konu taşınmazın sit alanı dışına çıkarıldığından bahisle borçlu adına tescilinin gündeme geldiğini, tescile ilişkin bu işlemlerin icra müdürlüğü tarafından verilen yetkiyle kendilerince takip edilerek tamamlandığını, taşınmazın bu şekilde borçlu adına tescil edildiğini, öte yandan Borçlunun mirasbırakanından intikal eden mirası alacaklılarının aleyhine olacak şekilde reddettiğini, kendileri tarafından mirasın reddinin iptali davası açıldığını" ileri sürmesi ve bu hususların dosya kapsamındaki belgelerle ispatlanmış olması ayrıca davalı borçlu tarafından davacı aleyhine ikame edilmiş kambiyo senetlerine karşı şikayet davası ile ihalenin feshi davaları bulunduğunun da sabit olması karşısında davalı alacağının muvazaalı olduğundan bahsetmek mümkün görünmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.