Tarafların uzun süreden beri fiilen ayrı yaşadıkları, ortada bir aile birliğinin kalmadığı somut uyuşmazlıkta TMK. mad. 166/2 gereğince boşanmaya karar verilmesi gerektiği- Evliliğin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış olması halinde boşanma kararının verileceği-
Bölünebilir alacaklar yönünden, dava hakkının kötüye kullanılması yasağı dışında, kısmi dava açılabileceği- 
Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerekeceği; az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespitinin dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olmayacağı, az kusurlu eşin karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığının anlaşılması gerekeceği-
Evlilik birliğinin devamı, eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve bu durumun davacının tutum ve davranışlarından kaynaklandığı, davalının hiçbir kusurunun olmadığı-
Belediyeye ait banka hesabı üzerine 6552 s. K.'un yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önce haciz konulmuş ve söz konusu hacizler geçerli olup, borçlunun icra mahkemesine başvurusu 6552 s. K. ile 5393 s. K.'nun 15.maddesindeki değişiklik tarihinden önce olduğundan; haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliğinin ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmesi gerektiği; bu konuda ispat yükünün ise borçlu belediyeye ait olduğu; aksi halde şikayetin reddinin gerekeceği- Haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin, iddiasını ispat imkanını kendisinin kaldırmış ve haczedilmezlik hakkından feragat etmiş olacağı-
Davalı işverenin muvazaalı sözleşmeler ile davacıyı alt işverenin işçisi gibi çalıştırdığı, davacının görünüşte farklı bir işkolunda faaliyet gösteren alt işveren işçisi olması nedeniyle davalıya ait işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığı, buna göre davalının muvazaalı sözleşmelere dayalı olarak davacıda alt işverenin işçisi olduğu görünümü yaratarak davacının davalının faaliyet gösterdiği işkolunda örgütlü sendikaya üye olmasını ve buna bağlı olarak işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının engellenmesini amaçladığı, bu anlamda davalının savunmasının dürüstlük kuralına aykırı ve bu bağlamda hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceğinden davalının dürüstlük kuralına aykırı davranması nedeniyle muvazaalı eyleminin sonuçlarına katlanması gerektiği-
Bilirkişi rapor ve krokisine, dosyadaki geniş pafta örneğine göre aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilen 293, 294 ve 295 parsel sayılı taşınmazların birleştiği noktada sadece keskin viraj olan yerlerde manevra kabiliyetini sağlamak için 3 metre geçit genişliğinin aşılabileceği düşünülerek 295 parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulmaksızın dönüş kısmının tamamı 289 parsel sayılı taşınmazdan geçirilmek suretiyle geçit tesisine karar verilmesi gerektiği-
Uzayan kira yıllarında, her yıl için kiracıdan alınmış olan tahliye taahhüdünün geçerli olup, tarafları bağlayacağı-
Uyuşmazlık; davalı tarafından üretilen şişelerin davacı adına tescilli ... (plastik şişe üzerinde damla ve kısmi dikey grafik çizgi) unsurlu markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği, buradan varılacak sonuca göre davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Men-i müdahale davası-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.