İtiraz Hakem Heyetinin, tahkime elverişli olmayan uyuşmazlıktan el çekeceği-
Davacının, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu-
Taşıma ücretinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemi-
Davacı şirkete ait otelin içerisine davalı şirket tarafından yapılan granit mermerlerin yapımında ................ Sulh Hukuk Mahkemesinin ................... Değişik İş numaralı dosyasında alınan inşaat bilirkişi raporuna göre doğrudan ayıptan bahsedilmese de davalı şirketin kusurundan bahsedilebileceğinin belirtildiği, bozma sonrası ayıbın olup olmadığına ilişkin daha yetkin bir heyet kurulması suretiyle dava konusu granit mermerlerin olduğu yerde keşif icra edildiği, 1 İnşaat Mühendisi, 2 Maden Mühendisi ve 1 Fikri Ve Sınai Mülkiyet Alanında uzman hukukçu bilirkişinin gerek ............... tarihli raporları gerekse ek raporlarında granit mermerlerin yapımında herhangi gizli veya açık bir ayıptan bahsedilemeyeceğinin belirtildiği, bunun üzerine delil tespiti esnasında alınan rapor ile mahkememiz tarafından alınan bilirkişi raporlarındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla tekrar farklı kişilerden oluşacak heyet huzurunda keşif icra edildiği, 2 maden mühendisi, 2 inşaat bilirkişisi ve 1 mali müşavir heyetinden oluşan bilirkişi kurulunun ................... tarihli bilirkişi heyet raporunda da granit mermerlerin yapımında gizli veya açık bir ayıptan bahsedilmeyeceğinin belirtildiği, alınan her iki bilirkişi heyet raporunun da ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli olmaları sebebiyle hükme esas almaya değer oldukları, davacıya ait otelde davalının yaptığı eserde herhangi bir ayıp tespit edilemediği için davacının ispat külfetini yerine getiremediği anlaşılarak davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Terekenin tasfiyesine kadar terekedeki haklar nedeni ile ancak tereke temsilcisine karşı dava açılabileceği-
Davaya konu çeyiz senedinde yazılı ve davalıya teslim edildiği belirtilmiş olan bileziklerin davalı tarafından davacıya iade edildiği davalı tarafından ispat edilemediğinden ziynetlere yönelik talebin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İstihkak davası karara çıktıktan sonra, borçlunun takip alacaklısına karşı açtığı menfi tespit davası sonucunda takibe dayanak senetteki imzanın borçluya ait olmadığının belirlenip bu konuda verilen kararın kesinleşmiş olması halinde, mahkemece “istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına”, “maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nisbi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan taraf yükletilmesi” doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davası-
İşçinin sık sık rapor alması,yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ve işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebeplerin oluşabileceği- İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı- Feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğünün işverene ait olduğu- İşçinin feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu-
Taraflar sözleşme serbestisi çerçevesinde üzerinde ipotek yükü olan bir taşınmazın satışı konusunda anlaştıkları, bu satışla ipoteğin, üçüncü kişi ipoteği hâline gelmiş olan taşınmazdaki bu yük dışında davalının borçtan şahsi sorumluluğunun davacı tarafından üstlenildiğine dair bir anlaşmanın bulunmadığı, resmî senette yer alan “ipoteğin tüm hukuki vecibeleriyle taşınmazın bu bedelle satışının kabul edildiği” yönündeki açıklamanın borçtan şahsen sorumlu olmayan malikin haklarına ilişkin yukarıda anılan hükümlerini ortadan kaldırmayacağı, bu açıklamada geçen “ipoteğin hukuki vecibesi”, aksi kararlaştırılmadıkça, taşınmazın satışına katlanmak olduğu ve bu yükümlülüğe katlanan kişinin TMK.’nin 884. maddesiyle öngörülen haklara sahip olduğu, bu açıklama yazılmamış olsa dahi; tıpkı davalının ipotekle teminat altına alınan kredi borcundan şahsen sorumluluğunun devam etmesi gibi, davacının satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipoteğin neticelerine katlanma yükümlülüğünün değişmeyeceği, üstelik davalının kendisinin satın aldığı bedelle aynı satış bedeli üzerinden taşınmazı davacıya sattığı ve bedelin tamamını da aldığı, ayrıca düzenlenmiş bir şahsi sorumluluk anlaşmasının bulunmadığı, bunun yanı sıra; ipotek alacaklısı bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte davacıyı da taraf olarak göstermesi kanundan doğan zorunlu takip arkadaşlığının gereği olduğu ve sonucu değiştirmediği; davacının, kredi borcunu şahsen üstlenmediğini ileri sürdüğüne, davalı da aksini ispatlayamadığına göre borçluya ait koşullar çerçevesinde borcu alacaklıya ödeyen ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldıran davacının kanun gereği alacaklının haklarına halef olduğunun ve ödediği bedeli davalıya rücu edebileceğinin kabulünün gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.