Davacının talep ettiği tazminat ve alacaklarının bulunup bulunmadığının, varsa miktarlarına yönelik unsurların belirlenmesi gerektiği, davacının iddia ettiği tazminat ve alacakların varlığının çekişme halinde bulunduğu, ayrıca hakkın bulunması halinde bile bunun ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesi için yeterli olmadığı,davalının tazminat ve alacaklarının tahsilini imkansız hale getirdiğini davacının tam ispat olmasa da yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği,salt iddianın bu konuda yeterli olmadığı-
Davalının, davacıya ait taşınmaza elattığının, diğer bir deyişle taşınmaz üzerinde var olduğu saptanan toprak, atık malzeme ve hafriyatın davalı tarafından döküldüğünün ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının tanık deliline dayanmadığı davada, davalı dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesi olduğunu kabul etmediğinden davacının iddiasını ispat edemediği gözönüne alınmaksızın davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece, tek taraflı olarak davacı İdare tarafından tutulan rapora dayanılarak kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-
22. HD. 12.02.2019 T. E: 2017/15187, K: 2996-
Dava, davacı alacaklının davalı borçludan faturalı mal satımına dayalı 2016-2017 yıllarına ait cari hesap alacağı isteminden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla başlatıtığı takiben ödeme emrine vaki itirazının 2017 yılına ait olduğu iddia olunan 340.240,00 TL alacak yönünden kısmen iptali istemine ilişkindir...
MK. 1023’deki “iyiniyet”in, “subjektif iyiniyet” olduğu-
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 23/02/2021 tarihli raporunda, inceleme konusu sözleşmenin 29.sayfasında; "...", "35.000", "Bin" ve "..." yazıları ile ...'nin mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların ...'nin eli ürünü olduğu, söz konusu sayfadaki diğer yazılar ile ...'nin mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla ...'nin eli ürünü olmadığı belirtildiğinden, asıl kefalet sözleşmesinin yazı kısmında "...", "35.000", "Bin" ve "..." yazılarının davacı tarafından yazıldığı diğer kısımların davacı tarafından yazılmadığının tespit edildiği bu durumda kefalet sözleşmesinin TBK 583. maddesinde belirlenen şekil şartlarına uygun düzenlenmediğinin tespit edildiği; davalı vekili kefil yönünden TBK'nun 583.maddesinde aranan şekil şartlarının mevcut olduğunu savunmuş ise de, takibe konu alacağa esas 03/11/2014 tarihli kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının noksan olması nedeni ile kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı- Hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli olduğu; diğer taraftan davalı vekili Mahkemece kefalet sözleşmesinin imzalandığı 2014 yılına ait evrakların soruşturulması gerekmekte iken 2021 yılında alınan imza örnekleri ile inceleme yapılmasının açıkça hukuka aykırı ve yanlış olduğunu iddia etmiş ise de, sözleşmedeki el yazılarının kefalet sözleşmesinden önce imzalanmış olan ıslak imzalı belgelerdeki el yazıları ile de karşılaştırıldığı davalı vekilinin bu yöndeki itirazında da haklı olmadığı-
İİK'nın 89. maddesi hükmü uyarınca açılan borçlu olunmadığının tespiti istemi-
İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup bu karinenin aksi davalı 3.kişi tarafından ispat edilmesi gerekeceği; ancak davalı 3.kişinin dayandığı vergi levhası, istenilen her kişi adına düzenlenmesi mümkün olan fatura mülkiyet karinesinin aksini ispat için yeterli olmayıp ayrıca davalı 3.kişi ile borçlu hatta dava dışı kişi arasındaki işlemlerin alacaklıdan mal kaçırmak amacına yönelik danışıklı işlemler olmasından dolayı 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, icra mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın imzaya itirazın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, borçlu aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.