Davalı şirketin fesih tarihinde davacıyı çalıştırabileceği başka bir işyerinin olup olmadığı, bu işyerlerine fesih tarihinden kısa bir süre önce ve sonra davacı ile aynı vasıflarda yeni işçi alımı yapılıp yapılmadığı araştırılarak başka işyeri ve yeni işçi alımı yok ise ihale süresinin bitimine ilişkin bu durumun geçerli fesih sebebi oluşturacağı kabul edilelerek davanın reddine, var ise de feshin son çare olma ilkesine uyulmadan yapılan feshin geçersizliğine karar verilmesi gerektiği-
Önceki yönetim kurulu üyesine ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Şirket kayıt ve defterleri incelenerek davalının hangi tarihler arası şirket yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı, görev yaptığı döneme ilişkin gerek davalıya gerekse aynı dönemlerde görev yapan diğer yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin genel kurul kararı bulunup bulunmadığı, fiilen ödeme yapılıp yapılmadığı, genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararın geçmiş yıllarda alınıp alınmadığı, son genel kurul tarihi itibariyle davacı şirket ile davalı yönetim kurulu üyesi arasındaki alacak borç ilişkisinin şirket defterlerinde ne şekilde görüldüğünün değerlendirmesi gerektiği-
Mahkemece açılan kamu davasının eldeki davayı etkileyeceği gerekçesi ile ceza mahkemesi kararı bekletici mesele yapılmışsa da, daha sonra bu ara karardan vazgeçilmediği halde yargılamaya devamla karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Davalıların zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından mahkum olduğu ceza davasına ilişkin mahkeme kararının gerekçesinde davaya konu edilen bonodan söz edilerek karara dayanak yapıldığı anlaşıldığından ceza mahkemesince maddi olguyu tespit açısından verilecek kararın hukuk hakimini de bağlayacağı gözetilerek ilgili ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmazda tespit edilen eksik ve ayıplı işler bedelinin 7.200 TL olduğu yine ortak alandaki eksik ve ayıplı işlerden davacının arsa payına isabet eden miktarın 3.862,64 TL olduğu belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda belirtilen ve mahkemece “gizli ayıp” olarak kabul edilen imalatlar ile ilgili olarak; bu ayıpların “açık” yada “gizli” olup olmadığı ve “gizli ayıp” olarak nitelendirilen ayıplar yönünden kullanım vs durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu tüketicinin ne zaman fark edebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi de göz önünde bulundurularak, yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği- Gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “hemen ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğinin ispat yükü davacıda olup site yönetiminin veya diğer tüketicilerin, tüketici adına ayıp ihbarında bulunma hak ve yetkisi bulunmadığı- Bilirkişi heyetinden “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatların, “açık” ya da “gizli” ayıplı olup olmadığı ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman fark edebileceği zaman dilimi ile davacının taşınmaz ve ortak alandaki bir kısım ayıp ve eksiklikleri bildiren başvuruları da değerlendirilerek gerekçeli ek rapor alınması gerektiği-
İyiniyet iddiasında bulunamayacak durumda olan kimsenin kötüniyetinin karşı tarafa ispat ettirilmesine gerek olmadığı-
Davacı vekili dava dilekçesinde zamanaşımına uğrayan çeke ve davalı ile arasındaki temel hukuki ilişkiye dayanarak talepte bulunmuştur. Bu durumda mahkemece somut olay bakımından ispat yükü davacı tarafta olup, davacı, zamanaşımına uğramış çeke yazılı “delil başlangıcı” olarak dayanabileceğinden alacağını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabilir. O halde, mahkemece davacıya bu konudaki delilerini sunma olanağı tanınarak toplanacak deliller hep birlikte değerlendirmek sureti ile sonuca gidip karar vermesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen “sebepsiz zenginleşme” hükümlerine göre karar oluşturmasının bozmayı gerektireceği-
22. HD. 04.02.2019 T. E: 2016/2119, K: 2131-
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu-
- 6. HD. 30.09.2013 T. 1346/13219
- 6. HD. 25.09.2013 T. 12046/12996
- 6. HD. 12.09.2013 T. 1006/12334
- 6. HD. 02.07.2012 T. 5182/9879
- 6. HD. 28.06.2012 T. 5216/9725
- 6. HD. 11.06.2012 T. 4284/8684
- 6. HD. 30.05.2012 T. 3577/8064
- 6. HD. 28.05.2012 T. 3065/7845
- 6. HD. 23.05.2012 T. 3661/7683
- 6. HD. 30.01.2012 T. 12558/903
- 6. HD. 26.01.2012 T. 12336/772
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.