Mülkiyet hakkına (taşınmazın aynına/dayalı olarak verilmiş olan -el atmanın (müdahalenin) önlenmesine, tapu iptali ve tescile, taksime ilişkin- ilamların, ilam kesinleşmeden icraya konamayacağı–
Davacı tarafça dava konusu taşınmazın 10.05.1968, 14.06.1968, 17.06.1968 tarihli noterde düzenleme şeklinde yapılan satış vaadi sözleşmeleri gereğince bedelleri ödenerek murisleri tarafından zilyetliğinin devralındığı, uzun yıllardır kendileri tarafından kullanıldığı ve bir kısım davalıların murisleri olan maliklerin ise 1980 tarihinden önce ölmeleri nedeniyle, TMK 713/2. maddede düzenlenen ölüm sebebiyle kazanım koşullarının oluştuğu iddia edilmiş ise de, mahkemece dayanılan iddia ve hukuki sebebe göre araştırma yapılmadan, davanın hukuki nitelendirmesinde hataya düşülerek TMK’nin 713/1. maddesinde düzenlenen olağanüstü zamanaşımı nedeniyle tescil davasına yönelik araştırma yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı- Yargılama sırasında vefat ettiği anlaşılan davalı ... mirasçılarına usulüne uygun tebligat çıkarılarak davaya dahil edilmeden, savunma hakları kısıtlanarak aleyhlerinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacı , O.lı döneminde kurulmuş bir vakıf olduklarını, taşınmaz edinme ehliyetleri bulunmadığı için kendilerine vakfedilen taşınmazların inançlı işlem şeklinde cemaatten birine ya da bir aziz adına kaydettiklerini, dava konusu taşınmazın da bu şekilde devredildiği, 1963 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini, 1969 tarihinde ise Buyükşehir Belediyesi’ne kanuni devir yoluyla tescil edildiğini, taşınmazın uzun yıllardır vakfın zilyeti ve tasarrufunda olduğunu, 1986 yılına kadar emlak vergilerini ödediklerini, kadastro tespitinin usulüne uygun yapılmadığını, Lozan Muahelesine göre 06.08.1340 tarihinden sonra azınlıkların mallarına vaziyet edilmesinin hukuken mümkün olmadığını 2008 yılında 5737 sayılı kanuna geçici madde eklendiğini ve taşınmazların cemaat vakıfları tesciline imkan verildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescili ile şerhin terkini istemine ilişkin davada mevcut bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşıldığından mahalinde uzman kişilerce tekrar keşif yapılarak dava konusu taşınmazın davacı vakfın beyannamesinde bulunup bulunmadığının tereddütten uzak bir şekilde tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
HMK mad. 186 uyarınca tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılama için gün tayin edilmeksizin ve davalılar vekilince son celse için mazeret bildirildiği halde mazeretin kabul ya da reddi yönünde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin hüküm tefhim edilmiş olup, bu durum davalının savunma hakkının kısıtlanmasına ve hukuki dinlenilme hakkının ihlaline neden olduğu, davalının savunma hakkını kısıtlar ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal eder nitelikte dava hakkında karar verilemeyeceği-
“İlk aldığı evi karısına jest olsun diye onun üzerine tapuladı...” ibaresinin gizli bağış niteliğinde olacağı-
Tapu iptali ve tescil-alacak davası-
Davanın, tapu iptali ve tescil davası olup dava değeri 200.000,00 TL. olduğu, mahkemece reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktarın 200.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen ek karar HMK.'nun 362. maddesi hükmüne uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil isteği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.