Satış satıcı ya da davalı tarafından noter aracılığı ile davacıya bildirilmediğinden, belirtilen öğrenme tarihine göre davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Davanın, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkin olduğu, davalının, taşınmazın paydaşları arasında rızaen taksim edildiğini belirttiği, taşınmazın taksim edilerek kullanıldığı savunmasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği, bu halde savunmanın genişletilmesinin söz konusu olmayacağı, bu durumda mahkemece davalının taksim savunmasına ilişkin delillerinin, varsa davacının bu konudaki karşılık delillerinin sorulup toplanmasının, ayrıca mahallinde keşif yapılarak bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davalının fiili taksime ilişkin delillerinin sorulması varsa davacının karşı delillerinin sorulup toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada gerçekte 40.000,00 TL olan satış bedelinin resmi akitte 65.000,00 TL olarak gösterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasını ileri sürmüş, mahkemece bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu harç ve masrafları toplamı 66.235,00 depo ettirilerek davanın kabülüne, karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığından, davalı yararına da mahkemece kabul edilen bedel ile davacının iddia ettiği 40.000,00 TL bedel arasındaki fark üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti tayini ve harç dışındaki yargılama giderlerinin de bu orana göre taraflara yükletilmesinin gerekeceği-
Satıcı ile alıcı amca yeğen iseler de tapudaki intikal gerçek bir alım satım akdine dayanılarak yapıldığından, 27.03.1957 günlü İçtihadı Birleştirme Kararının olaya uygulama olanağının bulunmayacağı-
Davacıların haberdar oldukları ve katıldıkları belirtilen bir ihalede, ihalenin sonucuna göre 'gerçekleşen taşınmaz pay devrine yönelik önalım davası açmalarının', 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı değerlendirilerek davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerektiği-
önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada önalıma konu payın bulunduğu 973.000 m2 yüzölçümlü 297 parsel sayılı taşınmazda davalı 2.000,00 TL bedel karşılığı 5/973 pay satın almıştır. Davacı bu paya karşı önalım hakkını kullanmak istediğini belirtmiş, davalı vekili ise temyiz dilekçesinde fiili taksimin mevcut olduğu ve toplulaştırma sonucu ifraz gören 110 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacının payının mevcut olmadığı savunmasında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece dava konusu 297 parsel sayılı taşınmazın tüm tedavüllerini gösteren tapu kaydının getirtilmesi, 297 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırmaya konu olup olmadığı, olmuş ise yeni oluşan parsellerde tarafların paydaşlığının devam edip etmediğinin belirlenmesi, tarafların paydaşlığının devam ettiğinin anlaşılması halinde davalı fiili taksim savunmasında bulunduğuna göre bu konuda davalıya delillerini sunması için mehil verilmesi, delil bildirildiği takdirde toplanması, varsa davacı delillerinin de toplanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Önalım davasının davalısı, önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkının kullanılamayacağı-
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip herbir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkını kullanmasının M.K. 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağı, kötüye kullanılan bu hakkın kanunen himaye görmeyeceği, bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekeceği, savunmanın tevsiinin bu gibi durumlarda söz konusu olmayacağı, davanın bu bakımdan reddi gerekeceği-
Davacıların dayandığı pay elbirliği halinde mülkiyete konu olduğundan, tüm mirasçıların birlikte dava açması ya da birinin açtığı davaya diğerlerinin de katılması ya da muvafakat etmesi, mümkün olmadığı takdirde terekeye bir mümessil tayin edilerek davaya mümessil huzuruyla bakılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.