Davacıların haberdar oldukları ve katıldıkları belirtilen bir ihalede, ihalenin sonucuna göre 'gerçekleşen taşınmaz pay devrine yönelik önalım davası açmalarının', 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı değerlendirilerek davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerektiği-
önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada önalıma konu payın bulunduğu 973.000 m2 yüzölçümlü 297 parsel sayılı taşınmazda davalı 2.000,00 TL bedel karşılığı 5/973 pay satın almıştır. Davacı bu paya karşı önalım hakkını kullanmak istediğini belirtmiş, davalı vekili ise temyiz dilekçesinde fiili taksimin mevcut olduğu ve toplulaştırma sonucu ifraz gören 110 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacının payının mevcut olmadığı savunmasında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece dava konusu 297 parsel sayılı taşınmazın tüm tedavüllerini gösteren tapu kaydının getirtilmesi, 297 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırmaya konu olup olmadığı, olmuş ise yeni oluşan parsellerde tarafların paydaşlığının devam edip etmediğinin belirlenmesi, tarafların paydaşlığının devam ettiğinin anlaşılması halinde davalı fiili taksim savunmasında bulunduğuna göre bu konuda davalıya delillerini sunması için mehil verilmesi, delil bildirildiği takdirde toplanması, varsa davacı delillerinin de toplanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Önalım davasının davalısı, önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkının kullanılamayacağı-
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip herbir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkını kullanmasının M.K. 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağı, kötüye kullanılan bu hakkın kanunen himaye görmeyeceği, bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekeceği, savunmanın tevsiinin bu gibi durumlarda söz konusu olmayacağı, davanın bu bakımdan reddi gerekeceği-
Davacıların dayandığı pay elbirliği halinde mülkiyete konu olduğundan, tüm mirasçıların birlikte dava açması ya da birinin açtığı davaya diğerlerinin de katılması ya da muvafakat etmesi, mümkün olmadığı takdirde terekeye bir mümessil tayin edilerek davaya mümessil huzuruyla bakılması gerekeceği-
Önalım bedeli tensip tarihi itibariyle depo ettirilmemiş, satış tarihinden yaklaşık 9 yıl sonra yatırılmasına ilişkin depo kararı verilerek satış bedelinin değerinde meydana gelen azalmanın önüne geçilmediği, davacı tarafından aradaki fark depo edildikten sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacının yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu edilen payın değeri satış tarihi itibariyle 8.125 YTL olarak belirlenmiş ve mahkemece bu bedel hükme esas alınmış ise de muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşfin tek başına yeterli delil oluşturmayacağı-
Önalım hakkını kullanan paydaşın, tapuda gösterilen «satış bedeli» ile «davalı tarafından ödenen harç ve masrafları» toplamından ibaret önalım bedelini mahkeme veznesine yatırması gerekeceği, ancak satış tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçmiş ise, dava konusu payın dava tarihindeki değerinin önalım bedeli olarak yatırılması gerekeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.