İşyerini borçlu kardeşinden devralan kişinin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı (işyeri devrinin muvazaalı sayılacağı)–
Davacının mevsimlik işçi olarak çalıştığı önceki hizmet süresi dikkate alınarak dönem TİS hükümlerine göre derece ve kademesi belirlenmelisi, buna göre yevmiyesinin tespiti ile varsa fark alacakları hüküm altına alınması gerektiği-
Dava, tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğundan, bu tür davaların İİK.nın 281. maddesi uyarınca genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği-
Borcun doğumundan sonra, borçlunun mali durumu konusunda bilgi sahibi olan davalı üçüncü işiye yapılan işyeri devrinin danışıklı olduğu kabul edilmesi gerektiği- Danışıklı işyeri devri alacaklının haklarını etkilemeyeceği- İşyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse de, bu devrin İİK'nun 44.madde koşullarına uygun olarak yapıldığı iddia ve ispat edilmediğinden alacaklının hakları yine etkilenmeyeceğinden davacı alacaklının davasının kabulüne, aksi halde, yani devir borcun doğumundan önce yapılmış ise alacaklının açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
3. kişi A.Ş'nin ortaklarının, aynı zamanda borçlu Ltd. Şti'nin de ortakları ve yetkilileri oldukları belirtilmişse de, ticaret sicil bilgileri dikkate alındığında, davalı borçluların, 2001 yılına kadar davalı 3. kişi şirketin ortakları olduğu, dava konusu haciz tarihinde ise davalı 3. kişi şirketin yetkilisi veya ortakları olmadıklarının anlaşıldığı, bu halin de bozma ilamının kaldırılmasını gerektirecek bir husus olarak görülmemiş olmasına göre davalı 3. kişinin karar düzeltme isteminin reddi gerektiği-
Davacı dava dilekçesinde talep ettiği kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi talep etmiş olup talep gözetilerek kıdem tazminatına dava dilekçesi ile talep edilip hüküm altına alınan bölümüne dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi yürütülmesi gerekirken fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup bozma nedeni olsa da bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmeyeceğinden hükmün düzeltilerek onanması gerektiği-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK'nın 179. maddesi hükmü, davalılar arasındaki devir teslim protokolü kapsamı ve davalı şirketin husumeti benimsemesi gözönüne alınarak, kabulüne karar verilen alacağın her iki davalıdan istem gibi mütelselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, işletme devrinin 818 s. BK'nın "Alacağın Temliki ve Borçların Nakli" başlıklı Beşinci Babı'nın "B-Borcun Nakli" başlıklı bölümünde "V-Bir Mamelekin veya Bir İşletmenin Devralınması" başlığı altında düzenlenen 179. maddenin 2. fıkrasının, BK'nın 174. maddesi hükmünde düzenlenen (alacaklı ile borcu üstlenen arasındaki) borcun dış üstlenmesini ifade ettiği, ancak 179. madde hükmünün 174. madde hükmüne göre özel nitelikte ve kanun gereği borç devrini içerdiği gözetilmeden ve işletme devrinin BK'nın 173. madde hükmünde yer alan ve borçlu ile borcu üstlenen kişi arasında gerçekleşen borcun iç üstlenilmesi olmadığı gözden kaçırılarak, davacı ile davalı şirket arasında borcun dış üstlenilmesi anlaşmasının kurulmadığı gerekçesiyle, anılan davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında 19.4.2011 tarihinde düzenlenen limited şirket hisse devrine ilişkin sözleşme uyarınca hisse devir bedelinin ve aynı sözleşme uyarınca davalıya devredilen işyerinin kira bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
İşyeri işler halde sigortalılarla birlikte yeni işverene geçtiğinden, eski işverenin Kurum’a olan sigorta pirimi ile gecikme zammı ve faiz borçları için yeni işverenin de müteselsilen sorumlu olacağı-
Alacaklının İİK'nun 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.